23 Aralık 2010 Perşembe

YÖK’ten Dekan Atamaları: KTÜ'ye de 2 Dekan

YÖK Karadeniz Teknik Üniversitesine 2 dekan atadı.


YÖK Genel Kurulu sonrasında yapılan yazılı açıklamada, Eğitim, Kadro, Mevzuat ve Vakıf Üniversiteleri Koordinasyon Komisyonları raporlarının görüşüldüğü belirtildi.


Pamukkale Üniversitesi'nin rektör adaylarını belirleyeceği seçim takvimini 21-22-23 Ocak 2011 olarak belirleyen Genel Kurul, devlet ve vakıf üniversitelerine ait 30 fakülteye de dekan ataması yaptı.

Açıklamada, bir sonraki genel kurul toplantısının 13 Ocak 2011 tarihinde yapılacağı bildirildi.


Dekan ataması yapılan fakülte ve isimler şöyle:


Ardahan Üniversitesi İnsani Bil. ve Edebiyat Fakültesi: Prof. Dr. Orhan Söylemez.


Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi: Prof. Dr. Behiye Gülen Grenwood.


Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi: Prof. Dr. Hasan Yüksel.


Cumhuriyet Üniversitesi Fen Fakültesi: Prof. Dr. Sezai Elagöz.


Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi: Prof. Dr. Metin Bozkuş.


Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi: Prof. Dr. Suphi Müderris.


Dumlupınar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi: Prof. Dr. Ramazan Köse.


Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi: Prof. Dr. Mehmet Şişman.


Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi: Prof. Dr. Nemci Ata.


Gebze Yüksek Teknoloji Üniversitesi İşletme Fakültesi: Prof. Dr. Halit Keskin.


İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi: Prof. Dr. Gülfettin Çelik.


İstanbul Teknik Üniversitesi Makine: Prof. Dr. Ata Mungan.


İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi Mimarlık Fakültesi: Prof. Dr. Hüsnü Murat Günaydın.


Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi: Prof. Dr. Zeki Tekin.


Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi: Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez.


Karadeniz Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar: Prof. Dr. Gülay Usta.


Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi: Prof. Dr. Ahmet Bilgin.


Kocaeli Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi: Prof. Dr. Mustafa Çanakçı.


Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi: Prof. Dr. Mahir Günday.


Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi: Prof. Dr. Nurseren Tor.


Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi: Prof. Dr. İlyas Öztürk.


Sakarya Üniversitesi Güzel Sanatlar: Prof. Dr. Nilgün Bilge.


Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi: Prof. Dr. Salih Şimşek.


Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi: Prof. Dr. Faruk Ayhan Başçiftçi.


Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri: Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu.


Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi: Prof. Dr. Selami Akkuş.


İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi: Prof. Dr. Cuma Bayat.


İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari B: Prof. Dr. Cemal Yükselen.


Yeditepe Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Prof. Dr. İbrahim Fahir Borak.


www.haber61.net - 23 Aralık 2010

1 yorum:

  1. Sınav itirafları hakkında: Geç kalmış bir hasbihal 3 Yazar Ahmet Dönmez ahmetdonmez.net ...nice insanlar haksız yere ‘soru çalma’ iddiası ile gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.Neden?Eski Genelkurmay İstihbarat başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,Youtube’daki Neyin Nesi TV’de yaptığı açıklamada:“Bu çocuklar tam da komuta kademesinin istediği çocuklar.Yani zeki,‘emredersiniz’diyor,çok fazla eleştirmiyor,her türlü görevi yapıyor.Bunların hepsi çok çalışkan insanlar olmuşlar, yani bana da deseler şimdi‘Kimleri seçeceksin?diye, onlardan seçerim.“Soru verme de orada sistematik olarak yapılan bir uygulamaydı.Kesin konuşuyorum,evet.Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.Hem “Soruları aldım” diyen hem de “Soruları verdim” diyen onlarca isimle konuştum.Dinlediklerimin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyid ettim.Müstear adıKerem’in kastettiği vicdan azabı veren bu işler arasında soru verme de vardı.“Mesela bir arkadaş GATA’ya girecekti.Sorular verildi” diyor.Peki sorular nasıl veriliyordu?Müstear adı Polat… Bu kısmını da ondan dinleyelim: Bu soru çalma meselesiYüzde yüz canım!Ben kendim kaç tane öğrenciye verdim.İçinde olmasam ben de komplo teorisi derim.İsmi bile var bu işin: ‘Fetih okuma’. Sınav sorularını vermenin şifreli adı ‘Fetih okuma’dır.”Polat,işleyen sistemle ilgili şu tür detaylar veriyor:“Ben kendi baktığım birim için söyleyeyim. Mesela kurum içi sınavlar oluyor. Terfi sınavları. Arkadaşlardan uygun gördüğümüze diyoruzki,‘Bu sınava başvur.Şu şu kitapları al, şu testleri al, çalış’.Bunu söylerken işyerinde çalışması özellikle vurgulanır.Böylece herkes onu çalışırken görür.O sınava gireceğini herkes bilir.Hiç bir zaman kişiye,‘Sana soru vereceğiz, rahat ol, sıkıntı yok’demeyiz.Arkadaş zaten sınava hazırlanır.Sınava bir veya iki gün kala Fetih okuma olayı gerçekleşir.Sorular bize yukarıdan dijital ortamda gelir.Diyelim ki 100 soruluk sınav; A paketinde 70 tane soru, B paketinde 70 soru, C paketinde 70 soru var ama bunlar aynı 70 soru değil. Birbirinden farklı 70 soru, ki aynı şıkları işaretlemeleri tedbirsizlik olur. Sonra dijital ortamda sorular verilir.Kağıt kalem kullanmak yasaktır.Arkadaş iki-üç saat bilgisayar ortamında sorulara ve cevaplarına bakar.Yüz sorudan yetmiş tanesi moda-mod sorudur.10 tane,15 tane de kendisi yapsa başarılı bir şekilde sınavı kazanır. 100 sorunun hepsi verilmez.Çünkü hepsini doğru yapar, bu da tedbir açısından sıkıntı doğurur.Zaten baraj70’tir.Belki sorular verilmese de arkadaş kazanacak ama riske edilmiyordu. Diyelim ki oraya 30 kişi alınacaksa 30’unun da bizden olması isteniyordu.17Aralık sürecinden sonra sorular dijital gelmemeye başladı.Peki bu sorular nereden geliyordu?Polat“Başımızdaki kişiden geliyordu.Ancak sadece askeri okul sınavları değil.KPSS,TUS,YDS(Yabancı Dil Sınavı) da geliyordu.ALES de geliyordu.Hepsi geliyordu.ÖSYM’nin yaptığı sınavların soruları da geliyordu.Ben konumum itibariyle bunların hepsini bilgi ile söylüyorum size.”cevabını veriyor.Müstear adı Halil“Ben bu göreve gelince hep merak ettiğim, ‘soru çalma’ şayialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek istedim.Eskiden beri bu hizmetlerde bulunan bir arkadaşla yürürken,‘Sınav soruları meselesinin de amma suyu çıktı ha!’ dedim.Arkadaş beni o birimde eski zannetti ve dedi ki, ‘Hocam eskiden biz sinevizyondan yansıtır yemin ettirirdik, şimdi ise sorular elden ele dolaşmaya başladı’Ben meseleyi biraz daha kurcalayınca arkadaş dedi ki, ’17-25’ten sonraki yıl bile falanca sınavda bu iş devam etti. Bazı branşlarda 12-13 yıldır, bazılarında 7-8 yıldır soruları veriyoruz.’ diye anlattı.Meğer yıllardır bu iş yapılıyormuş.Başımızdaki arkadaş bana dedi ki,‘Abi bunlar konjoktürel şeyler.Türkiye’nin gerçekleri bunlar.Abiler mutlaka Hocaefendi’nin onayını almışlardır.’Bu son 4 yılda soru aldığını ve verdiğini bizzat söyleyen onlarca kişi ile konuştum.Tanıdığım bir aile, bu soru çalma mevzuundan dolayı travma yaşıyor.Başından beri iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan bu aile, geçtiğimiz günlerde kendi oğullarının,“Biliyor musunuz, polis akademisi sınavlarının soruları bana verilmişti” itirafı ile sarsıldı.

    YanıtlaSil