10 Temmuz 2010 Cumartesi

SP BÜYÜK KONGRESİ, 11 TEMMUZ’DA


Saadet Partisi’nin Olağanüstü Kongresi; 11 Temmuz’da Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonunda yapılacak. Kongrenin, olası bir erken seçim nedeniyle öne çekildiği ve SP’de önemli kararların alınması bekleniyor.


Saadet Partisinin yarın (11 Temmuz 2010'da) büyük kongresi var. Normal Kongre tarihinin öne çekilmesinin, muhtemel bir erken seçim düşüncesinden kaynaklandığı belirtiliyor.


SP’li tecrübeli eski bir politikacıdan alınan bilgiye göre, “ ‘Kongreden İktidara’ sloganı ile yapılacak olan Olağanüstü Büyük Kongre ile Ülkenin tıkanan siyaseti için bir dönüm noktası olacağını, önümüzdeki seçim için yol haritasının belirleneceğini ve Türkiye'nin yeni umudunun SP olduğunu, siyasetin kavga ederek ve sürekli gerginlik üreterek değil, belli bir üslupla yapılması gerektiğini belirtilerek;

“Türkiye'nin bütün sorunlarına karşı çözüm önerileriyle milletin karşısına çıkıyoruz. Laf değil çözüm üreten, somut projeler ortaya koyan bir parti olmaya devam edeceğiz. 2008 yılındaki kongreyle büyük bir çıkış yakaladık. 11 Temmuz'da yapacağımız İktidara Yürüyüş Kongresi ise yeni ve büyük sıçrayışın başlangıcı olacak. Bu kongreyle birlikte yeni bir dönemi başlatacağız. SP ve Halk, el ele Yeniden Büyük Türkiye'nin kurulması için gerekli olan adımları hep birlikte atacağız” şeklinde konuştu.

Sürekli gerilim üreten, çatışan ve bunlardan beslenen bir siyasi yapının artık Türkiye'ye verecek hiçbir şeyinin kalmadığını, bundan sonra milletin toparlanma adresinin, sağlam ve güvenilir bir çatı olan SP’de olacağını iddia etti.

11 Temmuz Pazar günü yapacakları “Kongreden İktidara” adını verdikleri Genel Kongre ile ilgili toplumun nabzını tuttuklarını söyledi.

Saadet Partisi, Olağanüstü Genel Kongreye giderken toplumun değişik kesimlerinin de görüş ve önerilerini bir anketle tespit çalışması yaptıklarını ifade eden eski politikacı şunları söyledi;

“Bu anket çalışması sayesinde hem şimdiye kadar söylediklerimizin ve yaptıklarımızın nasıl anlaşıldığını görüyoruz, hem de kongreden sonra hangi konuların gündeme getirilmesinin beklendiğini sormak suretiyle ileriye dönük planlamalar yapacağız.

Örneğin diğer siyasi partiler kısır çekişmeler içerisinde iken, ekonomik, sosyal ve dış politika konularında çözüm önerilerimizi tüm kamuoyuna paylaşmıştık. Takdirle karşılanan önerilerimizden bir kaçı şunlardır;

‘Barış ve Kardeşlik için Gönüllü Birliktelik Projemiz’, vesayetten Millet egemenliğine dönüş için ‘Yeni Anayasa Çağrımız’, ‘Mayınlı arazilerin temizlenmesi hakkındaki kanun tasarısı ile ilgili arazilerin yabancılara verilmesinin sakıncalarını dile getirdiğimiz milli çözüm önerilerimiz’, ‘ekonomide ve dış politikada farklı ve milli çözüm önerilerimiz’ " dedi.

Kongre sonrası hangi konulara öncelik verilmesi gerekeceği konusunda ise sekiz madde arasında en çok işaretlenen konuların hemen gündeme getirileceğini dile getirerek,

Bu sekiz gündem maddesinin ‘yeni anayasa’, ’terör’, ‘işsizlik ve pahalılık’, ‘eğitim’, ‘dış politika’, ‘demokrasi ve insan hakları’, ‘aile ve boşanmalar’, ‘ahlaki konular’ olduğu görülmüştür.

Aslında tüm sorunlar acildir. Çözülemeyip ertelenen sorunlar dağ gibi önümüzde duruyor. Ülke sorunları konusunda adım atılamadığından hayat yaşanmaz hale gelmiştir.

‘Kongreden iktidara !‘ adını verdiğimiz bu kongrenin milletimizin umutsuzluğuna çare olacak Saadet iktidarının yolunu açacağına inanıyoruz”
dedi.

11 Temmuz'da Türkiye'de millet adına ve çözüm odaklı siyaset adına yeni bir sayfa açılacağını da kaydeden eski siyasetçi şunları söyledi:

“Bugüne kadar ortaya koyduğumuz eylem, çözüm projeleri ve siyasi kulvarda attığımız emin adımlarla Türkiye'de gerçekten ana muhalefet partisi gibi hareket ettik. Bundan sonrada da böyle olacağız. Kamplaşma ve kutuplaşmanın partisi olmadık, olmayacağız. Sağduyulu, kavga etmeyen, projelerle konuşan siyaset tarzımızı sürdüreceğiz. Bilgiye dayalı ve ahlâk ekseninde siyaset yapacağız" dedi.


Yol Ayrımı Olabilir mi?

Ancak, partililer ve halk arasında yaygın görüş; bu kongre ile Numan Kurtulmuş un partiyi Erbakan ve Milli Görüş Çizgisinden tamamen koparmak üzere gittiği, 11 Temmuz’daki kongre öncesi tecrübeli Gazeteci ve Köşe Yazarı Taha Akyol’a yaptığı açıklamalara ilişkin camiadan büyük tepkiler yükselmeye başladı.
Bilindiği üzere Gazeteci ve Köşe yazarı Taha Akyol’un köşesinde SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’a atfen yazdığı:

Bana Sayın Erbakan’ın hiçbir müdahalesi olmadı. Ancak partimiz üzerinde ‘Erbakan Vesayeti olduğuna dair kamuoyunda bir algı var. Kongremizde bu algıyı kaldıracağız. Hem söylem, hem kadro olarak!’ sözleriyle, Kongrenin amacını açıklamıştır” ifadesi yanlış ya da maksadı aşmış ifadeler değilse, Kurtulmuş’un bu kongre ile bir operasyona hazırlandığı amacını taşıyacak olması partide büyük huzursuzluk doğurdu.
SP Genel Başkanı Kurtulmuş’un bu sözleri, ‘Kongreden iktidara’ adı verilen Olağanüstü Kongre’nin, Dünyaca tanınan Erbakan Hoca’nın manevi otoritesine karşı bir kalkışma zemini olabileceğini gösteriyor. Bu bakımdan da, Saadet Partisinin yarın yapılacak olan Olağanüstü Büyük Kongresi’nin bir kırılma noktası olabileceği, tecrübeli siyasi gözlemciler tarafından ifade edilmektedir.

Saadet Partisinin(SP) Olağanüstü Büyük Kongresi’nin yarın Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonunda yapılacağı bildirilmiştir.


HABER: Muhammet YAVRUOĞLU

KPSS Sınavları Bugün Yapılıyor

10-25 Mayıs tarihleri arasında ÖSYM'ye başvuruda bulunan 4 yıllık yüksekokul mezunlarının sınavı bugün yapılıyor. Uzmanlık ve kariyer mesleklerini tercih edenler, Pazar günü de alan bilgisi sınavına girecek.


Kamu Personeli Seçme Sınavında (KPSS) bu yıl 3 milyon 254 bin 86 aday ter dökecek.

Yılın geri kalan bölümünde 39 bini Bütçe Kanunu hükümleri, geri kalan bölümü de Teşkilat Kanunlarında yapılan değişikliklerle bazı kuruluşlara verilen ek kadro çerçevesinde yaklaşık 99 bin kişi kamuda işe yerleştirilebilecek.

Üniversite mezunu 835 bin 320 aday, Cumartesi günü Genel Kültür ve Genel Yetenek sınavına girecek. Bunların 294 bin 910'unu da öğretmen olmak isteyen memur adayları oluşturacak. Uzmanlık ve kariyer mesleklerini tercih edenler, Pazar günü de alan bilgisi sınavına girecek.

31 Mayıs-06 Temmuz tarihleri arasında ÖSYM'ye KPSS başvurusu yapan ortaöğretim ve 2 yıllık yüksekokul mezunlarının sınavı ise 26 Eylül tarihinde gerçekleştirilecek.

Edinilen bilgiye göre, KPSS'ye girmek için 1 milyon 812 bin 103 ortaöğretim, 606 bin 663 adet de 2 yıllık yüksekokul mezunu başvuruda bulundu.

YENİ SINAV SONUCUNA
GÖRE YENİ YERLEŞTİRME


Bu arada Devlet Personel Başkanlığından alınan bilgiye göre, bu yılki sınav sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte daha önceki KPSS sonuçları hükümsüz hale gelecek. Sadece 2009 yılı içerisinde gerçekleştirilen kariyer uzmanlığı sınavı ile öğretmenlik sınavı bir sonraki sınava kadar geçerliliğini koruyacak.

Bu çerçevede genel sınav sonuçlarının açıklanmasından sonraki yerleştirmelerde, bu sınavlar esas alınacak.

ÖSYM'nin hafta sonundaki KPSS sonuçlarını ilan etmesinin ardından yeni memur yerleştirmeleri, bu sınavların sonucuna göre yapılacak.

13 BİN 922 ADAY MEMUR OLDU

Devlet Personel Başkanlığı, yılbaşından bu yana 13 bin 922 adayın memuriyete yerleştirme işleminin yapıldığını bildirdi. Bunların 1.608'i KİT'lere, 2.117'si mahalli idarelere, 3.408'i üniversitelere, geri kalanı da diğer kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirildi.

2010 Yılı Merkezi Bütçe Kanununa göre, bu yıl kamuya açıktan atama yoluyla 32 bin yeni memur alınacak. Bunların 7 binini üniversitelerin akademik personeli, 10 binini de öğretmenler oluşturacak.

2009 yılı içinde emekli olanların yerine de bu yıl içerisinde 20 bin 791 yeni memur alımında bulunulacak. Böylece açıktan atama ve emeklilik yoluyla boşalan kadrolara Bütçe Kanunu uyarınca yapılacak atamaların toplamı 52 bin 791'e yükselecek.

Bu arada Bütçe Kanununa ilave olarak Meclis'te yasalaşan düzenlemelerle bazı kuruluşlara ek kadro tahsisinde de bulunuldu.

Bu çerçevede, Milli Eğitim Bakanlığı, Bütçe Kanunu dışında bu yıl içerisinde 25 bin yeni öğretmen alacak.

Aynı şekilde Emniyet Genel Müdürlüğüne, Bütçe Kanunu limitleri dışında 20 bini polis, 10 bini de kıdemli başpolis ve başpolis olmak üzere 30 bin kadro ihdas edildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Kanunundaki yeni düzenleme ile de Diyanet İşleri Başkanlığına, Bütçe Kanunundaki sınırlamalara tabi olmaksızın yıl içerisinde 5 bin açıktan atama izni verildi.

Böylece kamu kuruluşlarına tahsis edilen kadroların tümünün bu yıl doldurulması halinde yılsonuna kadar kamuya yerleştirilebilecek yeni memur sayısı 112 bini geçecek.

Bu durumda, yılın geri kalan bölümünde kamuda yeni işe başlayacakların sayısı 99 bine kadar çıkabilecek.

9 Temmuz 2010 Cuma

Ahmet SAKA Hoca, Dualarla Hakk’a Uğurlandı

Geçtiğimiz gün hayatını kaybeden Hocaların Hocası Hacı Ahmet SAKA hocamız, bugün Cuma namazından sonra dualarla Hakk’a uğurlandı.

Geçtiğimiz gün hayatını kaybeden, Trabzon’un yetiştirdiği en değerli ve meşhur, halk tarafından en çok sevilen ve en önemli ilim, bilim ve eğitimcilerimizden biri olan, milletvekili, bakan, iş adamı, bürokrat, profesör, mühendis, öğretmen ve daha birçok dalda iştigal eden zevatın hocası, HOCALARIN HOCASI olarak ün yapan ve matematiğin her dalında ve İslami ilimlerde bir deha olan, İslami inancını en sade ve en güzel ve mütevazi bir şekilde bedenen ve ruhen bizzat yaşayan büyük tevazu sahibi, Karadeniz Teknik Üniversitesinin(KTÜ) emekli Öğretim Görevlisi ve Lineer Cebir, Yüksek Matematik ve Analitik Geometri gibi derslerin hocası Ahmet SAKA hoca, Trabzon Merkez İskenderpaşa camiinde ebediyete uğurlandı.

Trabzon Lisesi'nde ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Uzun yıllar eğitimci olarak büyük hizmetleri olan Hocaların Hocası Merhum Ahmet SAKA(96) için bugün saat 10.30’da Karadeniz Teknik Üniversitesi(KTÜ) Rektörlük Binasında düzenlenen töreninin ardından İskenderpaşa Camisi’nde Cuma Namazının edasını müteakiben büyük bir cemaatin iştiraki ile kılınan cenaze namazının ardından Trabzon Merkez Bahçecik (Kindinar) Mahallesindeki aile Mezarlığında dualarla defnedildi.

Merhum Ahmet SAKA’nın Cenaze Namazı’na ailesi ve yakınlarının yanı sıra, Trabzon Valisi Dr. Recep KIZILCIK, Trabzon Belediyesi Başkanı Dr Orhan Fevzi GÜMRÜKÇÜOĞLU, AK Parti Trabzon Milletvekili Mustafa CUMUR, Akçaabat Belediyesi Başkanı Şefik TÜRKMEN ve eski öğrencileri katıldı.

Benim de 1971 ve 1972 yıllarında KTÜ de hocam olan Hocaların Hocası Hacı Ahmet SAKA Hocamıza Allah’tan rahmet, kederli ailesine, eğitim camiasına, onu çok seven öğrencilerine ve sevenlerine sabırlar dileriz.

AHMET SAKA KİMDİR?

1914 yılında Trabzon’un Akçaabat İlçesi’nde doğdu. Babası Mehmet Efendi, annesi Halime Hanım’dır.

1930 yılında Cumhuriyet İlkokulu’ndan, 1936 yılında Trabzon Lisesi’nden mezun oldu. Yüksek öğretimini 1940 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü’nde tamamladı.
Ardından da 1940 yılında Kırklareli Topçu Birliği’nde başladığı askerlik eğitimini, 103. Topçu Alayında yedek teğmen olarak Hadımköy, Büyükçekmece’de sürdürdü. Sonra, askerlik görevini Konya Kuleli Askeri Lisesi’nde matematik öğretmeni olarak tamamladı.

Askerlik dönüşü 1943 yılında Trabzon Lisesi’ne Matematik öğretmeni olarak atandı. Bu görevi kesintisiz olarak 1963 yılına kadar devam etti. Bu tarihler arasında lisede matematik öğretmeni olarak görev yaparken Trabzon’da yeni açılan Sağlık Koleji’ndeki matematik derslerini verdi.

Daha sonra Erkek Sanat Enstitüsü’nde açılmış olan Tekniker Okulu’nda matematik derslerini vermek üzere görevlendirildi. Ticaret Lisesi’nin cebir, geometri, astronomi ve matematik derslerini yürüttü. İmam Hatip Lisesi’nde matematik derslerine girdi. Matematik alanında Trabzon’da otorite olarak kabul edildi ve Trabzon Lisesi’nin temel öğretmenleri arasına girdi.

02 Aralık 1963’de Karadeniz Teknik Üniversitesi, Temel Bilimler Fakültesi, Matematik Bölümü’ne Yüksek Matematik Öğretim Görevlisi olarak atandı. Üniversitenin Maşatlık’taki geçici barakalarında ilk ders verenler arasında Ahmet SAKA hoca da yer aldı. 1879 yılına kadar KTÜ deki bu görevine devam etti.

01 Ağustos 1979’da yaş haddinden emekliye ayrıldı. 1979’dan 1991’e kadar sözleşmeli olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde ders vermeye devam etti.
Bu görevlerinin yanında 1963-1967 yılları arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde ilk olarak kurulan Satın Alma Komisyonunun Başkanlığını yaptı. Üniversitenin kuruluşunda gerekli malzemelerin alınmasında çalıştı. Karadeniz Teknik Üniversitesi kitaplığının kuruluşunda görev aldı.

Prof. Dr. Mehmet Polat SAKA olan dahil Ahmet SAKA, evli 3 çocuk babasıydı. Okumaya ve araştırmaya çok meraklı olan merhum Ahmet SAKA’nın çok zengin bir kütüphanesi bulunmaktadır.

İlk çıkan KTÜ Dergisinde “Boyutlar” başlıklı makalesi yayınlandı ve bilim dünyasında çok büyük ilgi gördü. Ege Üniversitesince çıkarılan Dergi’de çok sayıda matematik üzerine makaleleri yayınladı.

Emeklilik sonrası yaşantısı

Eşi Selçuk Hanım’ın ölümünden sonra, zamanını Bahçecik Mahallesi’ndeki evinde mutlu ve sakin bir şekilde geçirir. Zaman zaman çarşıya, esnafa, pazara iner, camideki vakit namazlara katılırdı.
Ancak TOKİ tarafından evlerinin bulunduğu saha toplu konut alanına açılmıştı. Epey sıkıntı yaşadı. Zaman zaman karar merciinde bulunan öğrencilerinden şikâyetçi oluyordu. Nihayet TOKİ ile anlaştı ve Tanjant KAREMAR civarındaki yeni evlerine taşınmıştı. O artık dalından koparılmış bir çiçek gibi idi. Yarım yüzyıl yaşadığı evinden mahallesinden, eş, dost ve arkadaş ve akrabasından zoraki koparılmıştı. Bu durum onun yaşantısındaki düzeninin bozulmasına yol açmıştı. Zaten eşine olan sevgisi ve muhabbeti ve onun yerini hiçbir şeyin dolduramaması onu çok sarmıştı. Bir de üstüne üstlük evinden barkından ayrılmak zorunda kalması onun için büyük yıkım olmuştu.

Onun ilme, bilime ve hayata bakışı daima İslami açıdan olmuştur. İnançlı ve çok dindar bir insandı. Tıpkı çağdaşı merhum İsmail Hakkı BERMEN hocamız gibi inancı çok güçlü, Hak ve hakikat dostu hocalarımızdandı. Allah(C.C.) adını dilinden hiç düşürmeyen, mütevazi ve inandığı değerleri her ne pahasına olursa olsun savunan bir insandı.

Öğrenciler arasında onun dindarlığını ve Hak dostu oluşundan yararlanmak isteyen öğrencileri zaman zaman olurdu. Analitik Geometri dersimize geliyorlardı. O tarihlerde İnşaat, Jeodezi, Makine, Elektrik ve Jeoloji bölümleri birlikte derslere girerdik. Bir gün derse geç geldi. Sınıfa girerken yüzü kıp kırmız kesilmişti. Sınıfta kısa bir dolandı. “Yahu çocuklar bunu yapmayın” dedi. “Bir arkadaşınız yazılı kağıdına ‘Ne olur hocam, Allah rızası için bana geçer no ver’ diye yazmış. Ben şimdi onu nasıl geçirmeyeyim. Ne olur bunu lütfen yapmayın. Mecburen o arkadaşınıza geçerli not verdim, ancak rahat değilim” dedi. Üzüntüsünü belirtikten sonra derse başlamıştı.

Onun öğrencileriyle ilişkileri babacanca idi. Her soruya cevap verir. Diğer matematik derslerinde hocalarımızın çözemediği problemleri çarçabuk çözer, en güzel şekilde bizlere anlatırdı.
O öğrencileri unutmadı, unutamadı. Nerede bir öğrencini görse muhabbeti koyulaştırır, sohbetin bitmesini bir türlü istemezdi. Çeşitli nedenlerle dinleyenlere “bak bu benim öğrencindi” diyerek, memnuniyetini belirtmekten büyük haz duyardı. Konuşmaları hep ölçülü ve özenli idi. Hep Allah-u Teâlâ’nın ve Peygamberimizin sevgisi ile içleri donatılmış olurdu. Ondan öğrencileri olarak çok şeyler öğrendik.

Allah ondan razı olsun. Mekânı Cennet olsun. İnşallah…

HABERve FOTO : Muhammet YAVRUOĞLU
CENAZE FOTO : Muammer MAZLUM
CENAZEDEN GÖRÜNTÜLER.






8 Temmuz 2010 Perşembe

MİRAC KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN


BUGÜN MİRAC KANDİLİ

08 TEMMUZ 2010(HİCRİ-26 RECEB 1431) Perşembe



CENAB-I HAK TEÂLÂ(c.c.)’IN “ YA MUHAMMED, SEN OLMASAYDIN

FELEKLERİ(Kâinatı) YARATMAZDIM” DİYE BUYURDUĞU,

ÂLEMLERE RAHMET PEYGAMBERİ, PEYGAMBERİMİZ

HZ. MUHAMMED(S.A.V.)’İN MİRAC’A ÇIKTIĞI GECENİN YILDÖNÜMÜDÜR.


RASULULLAH(S.A.V.) HÜRMETİNE DUALARIN KABUL EDİLDİĞİ BÖYLE
İSTİSNAİ OLAN KANDİL GECELERİNDE DUALARINIZ ALLAH(c.c.) İNDİNDE
KABUL ve MAKBUL OLSUN.

DÜNYA ve AHİRET, İKİ CİHAN SAADETİNİZ OLSUN.


MÜBAREK MİRAC KANDİLİNİZ
KUTLU OLSUN.

“MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN”


Fikret UÇAR Hoca'nın Makalesi:

MİRAÇ VE İSRA HADİSESİ VE MİRAÇ KANDİLİ

8 Temmuz 2010 Perşembeyi Cuma’ya bağlayan gece Miraç Kandilidir. Miraç, Arapçada merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek manalarına gelir. Hz. Peygamber (S.A.V.)' in göğe yükselerek, Allah'ın huzuruna kabul edilmesi, yani Miraç olayı hicretten bir yıl ya da on yedi ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşmiştir.

Kadir gecesinden sonra en feyizli ve bereketin coştuğu mübarek bir gecedir.
Miraç, beşeri duygu ve hislerden, ter temiz bir kulluğa, en yüce mertebeye yükseliştir. Resulullahın (S.A.V.) şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir ufuktur.

Miraç, aklın durup, imanın başladığı yerdir. Bu ulvi seyahat, mucizelerin en büyüğüdür. Bu ilahî yolculuğun ilk merhalesi olan Mescid-i Aksâya kadarki safha Kur'ân'da şöyle anlatılır:

“Ayetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksan sıfattan münezzehtir. Şüphesiz ki, O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir.” (İsra Suresi)

Miracın ikinci merhalesi de Mescid-i Aksâdan başlayarak semanın bütün tabakalarından geçip tâ İlâhi huzura varmasıdır.

Miraç, Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir.

Peygamber Aleyhisselam Mescid-i Haramdan, Mescid-i Aksâ'ya yarın ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi. Kudüs'e gelmeden yol üzerinde Hz. Musa'nın makamına uğradı, orada iki rekât namaz kıldı, daha sonra Mescid-i Aksâ'ya geldi.

Orada bütün peygamberler kendisini karşılayıp Miracını kutladılar. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam burada peygamberlere iki rekât namaz kıldırdı, bir hutbe okudu. Bir rivayette Hz. İsa'nın doğduğu yer olan Betlaham'a uğradı, orada da iki rekât namaz kıldı. Ve bugün Kubbetü's-Sahra'nın bulunduğu yerden Muallâk Taşının üzerinden Miraca yükseldi.

Hz. Peygamber, Beytü'l-Makdis'te kurulan bir Miraç’la ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye başladı. Göğün birinci katında Hz. Âdem, ikinci katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim ile görüştü. Cebrail A.S. ile birlikte yükseliş Sidretü'l Münteha'ya kadar sürdü.

Cebrail, "Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım" diyerek, Sidretü'l Münteha'da kaldı. Hz. Peygamber (a.s) buradan itibaren Refref adlı başka bir binekle yükselişini sürdürdü. Bu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabını müşahede etti. Sonunda Allah-u Teala(C.C.)’nın huzuruna kabul edildi.

Yeniden Refref ile Sidretü'l-Münteha'ya, oradan Burak'la Kudüs'e, oradan da Mekke'ye döndürüldü.

Hz. Peygamber (S.A.V.) ertesi günü Miraç olayını ashabına anlattı. Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya başlatarak, Hz. Peygamber (S.A.V.)'i suçlamaya, alaya almaya başladılar. Bu kampanya bazı Müslümanları da etkileyerek, şüpheye düşürdü.

Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler Mekke'ye gelmekte olan bir kervanın nerede olduğu ve Mescidin kaç kapısı, kaç penceresi var, gibi sorular sorarak Hz. Peygamber (S.A.V.)'i sınadılar.

Resulullah hepsine cevap verirken, Hazret-i Ebu Bekir, “Öyledir ya Resulallah, aynen öyledir” derdi. Çünkü Hazret-i Ebu Bekir, tüccardı, Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı iyi biliyordu. Kâfirlerin kendileri de oraları çok iyi biliyorlardı. Bu bakımdan kâfirler, “Yanlış söylüyorsun” diyemiyorlar, inat için dahi olsa, Resulullah’ın cevaplarını inkâr edemiyorlardı. Resulullah Efendimiz(S.A.V.), edebinden, hayâsından karşısındakinin yüzüne bile bakmazdı.

Mescid-i Aksa’nın kaç penceresi olduğunu bilmiyordu. Daha sonra bu olayı şöyle anlattı. Mescid-i Aksa’da etrafıma bakmamıştım. Sorduklarını görmemiştim. Kureyş beni yalanlayınca, o anda Cebrail Aleyhisselam, Mescid-i Aksa’yı gözümün önüne getirdi. Sorularına hemen cevap veriyordum. Hz. Peygamber(S.A.V.)'in verdiği bilgilerin doğruluğu Müslümanları şüpheden kurtardıysa da müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi. Miraç olayı inatlarını ve düşmanlıklarını daha da artırdı. Hz. Ebu Bekir(R.A.), bu olayı soran müşriklere "O söylüyorsa şüphesiz doğrudur" cevabını vermişti. Bu tutumu nedeniyle Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamber(S.A.V.)'ce "Sıddîk" lakabıyla onurlandırıldı.

Miraç hediyesi şunlardır:

1- Beş vakit namaz ki, aslında mükâfat itibarıyla elli vakit ibadettir. Efendimiz sanki Miraç’taki ilahi lezzeti tadınca, o imkânın, kendi kabiliyetleri nispetinde müminlere de verilmesi için niyazda bulunmuş ve niyazı kabul edilerek, o kapı müminler için de bir ölçüde açık bırakılmıştır. Bu gerçeği de, “Namaz, müminlerin miracıdır” diye ilân buyurmuştur.

Sahabe-i Kiram Efendilerimiz, namazı, imandan sonraki en önemli bir esas kabul etmiş ve onu gaye ölçüsünde bir vesile seviyesinde görmüşlerdir. "İnsan ile küfür arasında sadece namaz ya da namazı terk vardır" demişlerdir.

Evet, onlara göre, küfürle insan arasındaki biricik perde, namazın kılınması veya kılınmamasıdır. Namaz kılınmazsa, o perde kalkar aradan. İnsanın öbür tarafa, tehlikeli bölgeye geçmiş olma ihtimali hâsıl olur. Düşmüş ve kapaklanmış olma ihtimali belirir. İşte namaz o kadar önemlidir.

2- Şirk koşmayanların ebedî olarak Cehennem’de kalmayıp, eninde sonunda Cennet’e girecekleri müjdesi.

3- Bakara Suresi’nin son iki ayeti (Amenerrasulü). Bu son iki ayet, Cibrîl-i Emin vasıtasıyla nâzil olmamış, Resûlullah Efendimiz bunları Miraç gecesinde vasıtasız olarak işitmiştir.

Bundan dolayı Bakara Suresi, Medine devrinde nazil olmuştur, ancak o takdirde bu iki âyet müstesna olarak daha önce nazil olmuş demektir.

4- Tahiyyât duası. Miraç’ta Allahu Teâlâ ile Resulullah (S.A.V.) arasında geçen bir ulvî konuşmanın, Tahiyyat duası şeklinde kutlu bir hatıra olarak, müminlere bırakıldığı kitaplarımızda yer alır. Efendimiz tarafından öğretildiği kesin olan bu mübarek duanın, Miraç gibi mümini yükselttiği aşikârdır.

5- Melekleri, Cennet’i ve Allah(C.C.)’ın Cemali’ni gördü. Efendimiz (S.A.V.), iman esaslarının hakikatlerini göz ile görüp, melekleri, Cennet’i, âhireti, hatta Cenâb-ı Hakk’ı göz ile müşahede etti.

Miraç Gecesinde Sadık bir Kul Olarak, Neler Yapabiliriz?

Beş vakit namazın bu gecede geldiğini düşünüp, namazla Miraç hadisesini hatırlamalı ve her namazla adeta Miraç’ı yaşamalıyız. Bakara Suresi’nin son ayetlerindeki dualarda olduğu gibi Allah’a tüm kalbiyle içtenlikle dua etmeli, elimizden geliyorsa Kur’an’ı hatmetmeli veya en azından bir miktarını okumalıyız.

Küstürdüklerimizden helallik almalıyız, annemizin, babamızın ellerini öpüp, ihtiyaçlarını karşılamalı, onları memnun etmeliyiz. İyiliğini gördüğümüz insanlara karşı vefalı davranmaya söz vermeliyiz.

Günahlarımızı affettirebilmemiz için bir taraftan sadakalar vermeli, bir taraftan da, bir daha işlememek üzere günahlarımıza tövbe istiğfar etmeliyiz.

Ölmüşlerimiz adına hayırlar yaparak, sadakalar vererek ve Fatihalar okuyarak onları anmalıyız.

Küçüklere şefkatli, büyüklere hürmetli davranmalı, kimseyi incitmemeliyiz.

Âlimlere saygıda kusur etmemeli, ilim meclislerine koşup giderek, sohbeti dinlenebilecek âlimlerin derslerine katılmalı, ilimle ve çalışmakla cehaletin, didişmenin ve fakirliğin belini kırmalıyız.

Beş vakit namazı hayatın gayesi bilmeli, bu geceden itibaren onu asla bırakmayacağımıza söz vermeli ve bolca nefis muhasebesi yapmalıyız.

Ayrıca bu gecenin feyiz ve bereketinden istifade etmek için Camilere koşulmalı, vaaz, mevlid, ilahiler ve Kur’an dinlenmeli, mümkünse Tesbih Namazı kılınmalıdır.

Miraç gecesi Yatsı namazından sonra 12 rekât Hacet namazı kılınabilir. Her rekâtta Fatiha’dan sonra 10 İhlâs-ı Şerif okunur. Namaza:

“Ya Rabbi! Rıza-i Şerifin için niyet eyledim namaza. Bu gece yedi kat gökleri ve bütün esrarını göstererek, muhabbetin ile müşerref kıldığın Resul-i Zişan Efendimiz Hz. Muhammed(S.A.V.) hürmetine ben aciz kulunu afvı ilahine, feyzi ilahine ve rıza-ı ilahine mazhar eyle” diye niyet edilmeli.

Namazdan sonra aşağıdaki gibi tesbih çekilebilir:

4 Fatiha-i şerife 100 defa
Sübhânallahi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vellâhü ekber. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâh’l-aliyyil-azıym.
100 İstiğfarı Şerif

100 Salevâtı şerife okunup, duâ yapılır.

Bu namazda İhlâslar 100 defa okunursa veya bu namaz 100 rekât olarak kılınırsa; bunu yerine getiren mü’min huzuru ilâhiye namaz borçlusu olarak çıkmaz.

Miraç gecesinden sonraki gün, oruç tutulup öğle ile ikindi arasında 4 rekât namaz kılınabilir. Her rekâtta Fatiha’dan sonra 5 Âyetül kürsi, 5 Kâfirun, 5 İhlâs-ı Şerif, 5 Felak, 5 Nas sûreleri okunur.

Miraç kandilinizi en samimi duygularla tebrik eder, sağlık ve mutluluk dolu günler geçirmenizi yüce Mevlâ’mızdan niyaz ederim.

Allah’a emanet olun.

Fikret UÇAR
fikrethoca61@hotmail.com

MÜFTÜ VEYSEL ÇAKI’DAN “MİRAÇ KANDİLİ MESAJI”

Trabzon İl Müftüsü Veysel ÇAKI: “Miraç Kandili vesilesiyle sadece çevremizdeki insanlara değil, bütün kâinata sevgi, dostluk, hikmet ve rahmet penceresinden bakmaya başlayabilirsek, bize sunulan bu altın fırsatı iyi değerlendirmiş, birey ve toplum olarak Miracı gerçekten idrak etmiş oluruz” dedi.


Bugün 8 Temmuz 2010 (26 Recep 1431) Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan bu gece Mübarek MİRAÇ KANDİLİ’dir.
Miraç Kandili nedeniyle Trabzon İl Müftüsü Veysel ÇAKI, bir Mesaj yayınladı.

MÜFTÜ Veysel ÇAKI’NIN MİRAÇ KANDİLİ MESAJI:

“08.07.2010 Perşembe gününü Cuma gününe bağlayan gece, nice ilahi hikmet, sır ve bereketi içinde barındıran Miraç Kandilidir. Böylesi ilahi hikmet ve manalarla dolu geceyi idrak etmenin mutluluğunu hep birlikte yaşamaktayız.

Kelime anlamıyla “gece yolculuğu” manasına gelen İsra ve “yükselmek, yükseğe çıkmak, yükselmeyi sağlayan vasıta” anlamına gelen Miraç; âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimize, Mekke döneminde bir gece, Yüce Yaratan’ın sonsuz kudretinin eserlerini temaşa etmesi için önce Mescid-i Aksa’ya, oradan da semaya yaptırılan hikmet yüklü yolculuğu ifade eder.

Miraç hadisesi, ilahi kudret ve lütfün bir tezahürü olması yönüyle müminler için madde ve ötesini birlikte düşünme ve algılama imkanı; Allah’a olan iman ve Hz. Peygamber’e bağlılıklarını pekiştiren bir sınav, Peygamber Efendimiz için de Yüce Mevla’nın yardım ve desteğine mazhar olarak risalet görevinde moral kazanma vesilesi olmuştur. Yaratılanların en şereflisi olan Hz. Peygamber’in Rabbinin huzuruna kabul edilişini temsil eden İsra ve Miraç mucizesi bizlere insanın, ilahi rızaya ve desteğe ulaştığında akıl ve idraki zorlayacak derecede nice üst makamları ulaşabildiğini gösterdiği gibi mana âleminde yükselip ilahi rahmet ve huzura erişmenin, öncelikle gönül ve ruh temizliğinden, ahlaki erdemlere yükselişten, her şeyin sahibi olan Yüce Allah’a bağlılık ve boyun eğmeden geçtiğini de hatırlatmaktadır.

Miraç gecesi farz kılınan beş vakit namazın “ Mü’minlerin Miracı” olarak nitelendirilmesi de, namazın böyle bir yükselişte ne derece etkin ve önemli bir ibadet olduğunu gösterir. Gerçekten sadece bedeni ile değil özüyle, gönlüyle, duygu ve düşüncesiyle Allah’a yönelen ve namazda Rabbi ile baş başa kalmanın mutluluğunu yakalayan bir mü’min, daima O’nun gözetimi ve desteği altında olduğunu hatırdan hiç çıkarmayarak, bu bilinçle hayatının bütününe farklı bir anlam yükleyecektir.

Bu gece idrak ettiğimiz Miraç Kandili vesilesiyle geçmişimizin muhasebesini yaparak, geleceğimizi daha aydınlık kılabilirsek, sadece çevremizdeki insanlara değil, bütün kâinata sevgi, dostluk, hikmet ve rahmet penceresinden bakmaya başlayabilirsek, bize sunulan bu altın fırsatı iyi değerlendirmiş, birey ve toplum olarak Miracı gerçekten idrak etmiş oluruz.
Bundan ruhlara, manevi hayatın ihmaliyle daralan kalplere bu gecenin huzur getirmesi dileğiyle, bütün vatandaşlarımızın, özellikle Trabzon halkımızın Miraç Kandilini tebrik ediyor, bu gecenin insanlığın barış, huzur ve mutluluğuna, bütün Müminlerin de arınmasına ve affına vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum”
dedi.

MİRAÇ KANDİLİ vesilesiyle, Müftülükçe bu akşam Trabzon Merkez ÇARŞI CAMİİNDE, Miraç Özel Kutlama Programı icra edilecektir.


HABER ve FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU

7 Temmuz 2010 Çarşamba

DOĞANKÖY’DEN İKİ SÜPER BAŞKAN

İki Farklı İl, İki Farklı Sanayi ve Ticaret Odası(STO); Başkanları ise
Trabzon İli, Akçaabat İlçesine bağlı DOĞANKÖY Beldesinden…


Doğanköy Beldesi; Trabzon İli, Akçaabat İlçesine bağlı Söğütlü(Kalenima) Vadisinde bulunan, vadinin her iki yanında yer alan şipşirin, tipik bir Doğu Karadeniz Beldesi. Doğu Karadeniz Bölgesi gibi dışarıya göç verme oranı yüksek olmasına rağmen nüfus yoğunluğu yine de yüksek olan bir belde. Doğanköy Beldesinin güzel insanları yerleştikleri başka illerde ya da dış ülkelerde beldenin ve yörenin kültürel özelliklerini yaşıyor ve yaşatıyorlar. Gittikleri yerlere yerleşince hizmet başlıyor, hem oraya, hem Türkiye’ye ve hem de Trabzon’a hizmet ediyorlar.

İşte sizlere iki güzel örnek: Doğanköy Beldesinden çıkıp Trabzon’a yerleşen bir ailenin çocuğu olarak, Trabzon’da doğan Mustafa Suat HACISALİHOĞLU ve yine Doğanköy Beldesinden çıkıp Muğla’ya yerleşen bir ailenin çocuğu olarak, dünyaya gelen Enver TUNA, her ikisi de başarılı bir geçmişe sahip birer iş adamı, her ikisi de bugün bulundukları yerlerin Sanayi ve Ticaret Odası Başkanlıklarını yürütüyorlar.

Evet, HİTAŞ A.Ş’nin sahibi Makine Mühendisi M. Suat HACISALİHOĞLU, İstanbul Yıldız Üniversitesi mezunu, Tuna Harita A.Ş.nin sahibi Harita Mühendisi Enver TUNA ise Karadeniz Teknik Üniversitesi mezunu.

Şu an, M. Suat HACISALİHOĞLU, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası(TTSO)’nın Yönetim Kurulu Başkanlığını ve Enver TUNA ise Muğla Milas Sanayi ve Ticaret Odası(MİTSO) Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyor.

Doğanköy Beldesi halkı:

“Beldemizden yetişip de yaşadıkları her yerde THM Sanatçısı Sümer EZGÜ, Karikatürist Haslet SOYÖZ, Karikatürist Harun YAVRUOĞLU, Yönetici Cemal KANDEMİR, Tahsin KANDEMİR, Temel ve Ömer KÖSTERELİ kardeşler gibi ve daha birçok başarılı hizmetler veren seçkin hemşehrilerimize ve beldemizi yaşadıkları yerlerde en iyi şekilde ve başarıyla temsil eden temsilcilerimizin hepsine ve özellikle de başarılı iş adamlarımızdan olan Trabzon Sanayi Odası(TTSO) Başkanımız Sayın M. Suat HACISALİHOĞLU’na ve Muğla Milas Sanayi ve Ticaret Odası(MİTSO) Başkanımız Sayın Enver TUNA’ya şükranlarımızı sunuyoruz. Onlar ile onur duyuyoruz.

Onların başarıları bizleri de çok mutlu ediyor. Her iki başkanımızın da başarılarının devamını Allah’tan diliyoruz”
diyorlar.


Sanayi ve Ticaret Odası Başkanlarımızı tanıyalım


ENVER TUNAKİMDİR?



Enver TUNA, Doğanköy Beldesindeki Budal(Budar) oğullarındandır. Doğanköy eski Belediye Başkanı merhum Şimşek TUNA; Enver TUNA’nın amcasıdır.

Babası gençlik yıllarında Muğla’ya yerleştiğinden 1952 Yılında Muğla İli, Milas İlçesi Pınar köyünde dünyaya geldi. İlköğretim Okulunu Milas İlçesi Pınar köyünde bitirdi.

1967 yılında Milas Merkez Ortaokulundan mezun oldu. 1970 yılında Milas Lisesi’nin ilk mezunları arasında yer aldı.

1970 yılında girdiği KTÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Bölümünden 1974 yılında HARİTA MÜHENDİSİ olarak mezun oldu.

1974–1976 Yılları arasında Trabzon İl İmar Müdürlüğü ve Lice Deprem Amirliğinde Harita Mühendisi olarak çalıştı.

1976-1977 yılları arasında Harita Genel Komutanlığında yedek subay olarak, askerliğini tamamladı.

1978 -1985 yılları arsında Milas’ta serbest Harita Mühendisliği yaptı.

1985 senesinden sonra “TUNA Mühendislik” Şirketini kurdu ve halen bu şirket, Harita Mühendisliği çalışmalarına devam etmektedir.

Başkan Enver TUNA; evli ve bir çocuk babasıdır.


Yönetim, Sosyal ve Kültürel Faaliyetleri:

1996 - 1999 yılları arası Milas Ticaret Odası yönetim Kurulu başkanlığı,
1997 - 2000 yılları arası TOBB Ticaret Odaları Konsey üyeliği,
1997 - 1999 yılları arası Yeni Milasspor Kulübü Başkanlığı,
2000 - 2004 yılları arası Harita Kadastro Mühendisleri Odası Genel Merkez Denetleme Kurulu üyeliği,
2009 tarihinden itibaren TOBB Turizm Komisyon üyeliği,
2010 - 2012 yılları arası Harita Kadastro Mühendisleri Odası Genel Merkez Onur Kurulu üyeliği,
2008 tarihinden itibaren TMMOB Milas İKK Sekreterliği,
2006 tarihinden itibaren Harita Kadastro Mühendisleri Odası Milas İlçe Temsilciliği ve halen de,

2009 tarihinden itibaren Milas Ticaret ve Sanayi Odası(MİTSO) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürütmektedir.

Başkan Enver TUNA;

1987 Milletvekili Genel Seçimlerinde DSP Muğla 2. sıra milletvekili adayı
1991 Milletvekili Genel Seçimlerinde SHP Muğla 4. sıra milletvekili adayı
1995 Milletvekili Genel Seçimlerinde CHP Muğla 6. sıra milletvekili adayı
2002 Milletvekili Genel Seçimleri YTP Muğla 2. Sıra milletvekili adayı olmuştur. (1991 ve 1995 seçimlerinde aday sıralaması için hâkim huzurunda resmi önseçim yapılmıştır.)

ADRES : Ulusal Egemenlik Cad Tuna İş Merkezi No: 14/4
Tel-Faks : 0.252.5124071-5128586 - 5128614 MİLAS
E- Posta : enver@tunaharita.com - etuna@mitso.org.tr
Web : http://www.tunaharita.com/


***

MUSTAFA SUAT HACISALİHOĞLU KİMDİR?



M. Suat HACISALİHOĞLU; Akçaabat İlçesi Doğanköy Beldemizdeki Hacısalihoğullarından Osman Efendi ile İpsil’li Nene diye tanınan Fatime Ninenin kızı olan Hava Hanımın oğludur. Babası gençlik yıllarında Trabzon’a yerleşmiştir.

1956 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. İlk, Orta ve Lise öğrenimini Trabzon’da tamamladı. 1979 yılında İstanbul DMMA Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümünü bitirmiştir.

1981 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Konstrüksiyon Mastır Programını, 1982-84 yılları arasında KTÜ Mühendislik-Mimarlık Fakültesinde doktora çalışmasını, 1999-2003 tarihleri arasında KTÜ Teknoloji Geliştirme Merkezi Proje Geliştirmesi çalışmasını, 2003 tarihinde KTÜ Tekmer Hidrolik Türbin Projesi Geliştirmesi çalışmasını tamamlamıştır.

Halen Makine Yüksek Mühendisi olarak, "Sanayici-Tüccar-İhracat-Mühendislik ve Müteahhitlik işleri” ile uğraşmaktadır.

Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası(TTSO) Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten HACISALİJOĞLU evli olup, iyi derecede İngilizce bilmektedir.


Yönetim, Sosyal ve Kültürel Faaliyetleri:

-1981 yılı Yıldız Üniversitesi Makine Konstrüksiyon Yüksek Lisans Programı,
-1983-1985 KTÜ. Mak. Fak. Doktora Çalışması, -1999 -2003 KTÜ Teknoloji Geliştirme

Merkezi Proje Elektrikli Isıt. Gel. Projesi,
-2003 - KTÜ Tekmer Hidrolik Türbin Projesi Geliştirme,
-2004-Uluslararası, Kafkas Ülkeleri Savaş Ekonomisinden Barış Ekonomisine Geçiş Konulu
Çalışma Kurulu Üyeliği,
-2004-2008 Trabzon Doğalgaz Komisyonu Çalışma Kurulu,

ÜYESİ OLDUĞU KURULUŞLAR:
1-Trabzon TİC. San. Odası Yön. Kurulu Bşk.
2-Trabzon TSO eski meclis bşk. vekili ,
3-Trabzon Üniversite- Sanayi Kurulu Başkanı ,
4-TOBB Genel Kurul delegesi,
5-Trabzon organize sanayi bölgesi üst kurul üyesi,
6-Trabzon Şehir kulübü bşk.,
7-MMO Trabzon üyesi,
8-TSİAD üyesi,
9-Türk Eğitim Vakfı Üyesi,
10-OSBÜK Yüksek İstişare Kurulu Üyesi,
11-Trabzon ailem olsun derneği üyesi,
12-Trabzon Emniyet Teşkilatı Yardımlaşma Derneği üyesi,
13-Trabzon Tüketiciler Derneği üyesi,
14-Trabzon Organize San. Der. Üyesi ,
15-KOSGEB KOBİ net üyesi,
16-Trabzonspor Kulübü üyesi,
17-Sebatspor Kulübü üyesi,
18-Dağcılık Kulübü eski üyesi,
19-Tevfik Serdar Kültür ve Sanat Derneği Üyesi,
20-Müzik ve Halk Oyunları Derneği Üyesi,
21-Akçaabatlılar Vakfı üyesi,
24-TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey üyesi,
25-Avrasya Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesi,

ALDIĞI EĞİTİMLER:

-Toplam kalite yönetimi eğitimi,
-Liderlik ve takım çalışması eğitimi,
-ISO9001 dokümantasyon eğitimi,
-Bilgisayar destekli istatistik eğitimi,
-Dış ticaret eğitimi,-Bilgisayar Word, Excell eğitimi,
-Kaynak eğitimi,
-Solid works katı modelleme eğitimi,

UZMANLIK YETKİ BELGELERİ:

-Isı yalıtımı,-Sıhhi tesisat,
-Isıtma tesisatı,-Klima tesisatı,
-Buhar tesisatı,-Havalandırma tesisatı,
-Sanayi tipi mutfak tesisatı,
-Sanayi tipi çamaşırhane tesisatı,
-Otomatik kontrol tesisatı,
-Kızgın su tesisatı,-Doğalgaz tesisatı,
-Arıtma tesisatı,-Basınçlı hava tesisatı,
-Medikal gaz tesisatı,-Soğutma tesisatı,
-Araçların projelendirilmesi,
-Doğalgaz iç tesisat ve dağıtımı,
-İzolasyon eğitimi,
-Metal konstrüksiyon eğitimi
-Yangın eğitimi

İŞ AKTİVİTELERİ:

-Taahhüt sektöründe 1979 yılından beri konut, sanayi ve hizmet binası inşaatları, yer altı-telefon, drenaj, su, sulama, elektrik nakil hattı, doğalgaz dağıtımı, -Mühendislik sektöründe her türlü ısıtma, soğutma , havalandırma, drenaj, su şebekesi, arıtma ve su şartlandırma, doğalgaz şebekesi, sanayi tesisi v.s.

-Sanayi konusunda, Arsin Organize Sanayi Bölgesinde kalorifer, buhar kazanları ve her türlü ısı gereçleri üretimi,

-Hidroelektrik santral mekanik ekipman üretimi

-Hidroelektrik santral inşaatı yapımı

-Tüccarlık konusunda, her türlü ısıtma, soğutma, havalandırma, buhar tesisatı, su şartlandırma, yüzme havuzu, sauna, vitrifiye ve her türlü tesisat malzemesi, teknik malzeme, su izolasyonu, ısı izolasyonu, ses izolasyonu malzemeleri konularında satış ve taahhüt,

-İhracat ve ithalat konularında ki ülkeler Rusya Federasyonu, Gürcistan, Azerbaycan.

ARAŞTIRMA VE GEZİ YAPILAN YURTDIŞI ÜLKE VE ŞEHİRLER:

-İngiltere (Londra-Birmingham),-Norveç (Oslo),-Danimarka (Kopenhagen-Alborg),-İspanya (Madrid-Valensiya),-Almanya (Frankfurt-Dortmund-Frankental-Shalke-Hayderberg),-İtalya (Milano-Verona),-Macaristan (Budapeşte-Zigetvar),-Mısır (Kahire-Luxor-Asuvan),-İsrail (Kudüs-Telaviv-Hayfa),-Japonya (Tokyo-Osaka),-Malezya (Kuala Lumpur-Sabah),-Tayland (Bankok),-Singapur,-Birleşik Arap Emirlikleri, -Azerbayjan (Bakü),-Gürcistan (Tiflis-Batum-Borcomi-Poti),-Rusya (Moskova-Snt. Petersburg-Perm-Volgagrad-Krasnodar-Rostov-
Kerç-Soçi-Vilakafkas-Taganrov-Nijninovgorod-Armavir-Novorosisk-
Rostov),-Ukrayna (Kiev),-Makedonya (Üsküp-Ohrid-Manastır),-İran(Tebriz),-Belarus (Minsk-Brest),

ÇIKARDIĞI YAYINLAR :

-"Şehir Bülteni "-"Trabzon Ticaret Gazetesi"

Adres : KEMERKAYA MAH. BALIKPAZARI SOK. NO:15

Telefon : İş Yeri Tel. : 462 3263602 Oda Tel. : 462 3268070
Faks : İş Yeri Tel. : 462 3263602 Oda Tel. : 462 3268070

E-mail : info@hitash.com, msuat@hitash.com , -hitas@ada.net.tr


HABER: Muhammet YAVRUOĞLU

6 Temmuz 2010 Salı

Gümrükçüoğlu Net Konuştu: ”Akyazı Yapılacak”

Trabzon Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu Akyazı Projesi’nin devletin makamları tarafından onaylandığını ve çalışmalara başlandığını belirterek; “ Son günlerde bazı kesimlerce proje için kafa karışıklığı ve fikir uçuşması ortaya çıkarma gayretleri var” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumartesi günkü Trabzon Atatürk Alanı'ndaki miting konuşmasında:

"Trabzonspor'u ziyaretten geliyoruz, orada yöneticileri dinledik ve sözlerini nasıl yerine getirmediklerini bize anlattılar.

Tabii bu meydandan defalarca sözler veren Başbakan'ı dinlediniz. Düşündünüz ki, Başbakan sözünü tutar. Ama bu Başbakan sizin bildiğiniz başbakan değil. Sözünü tutmayan bir başbakan.

Ama biz Trabzonspor'un yaptığı devrim gibi, ülkede bu devrimi Trabzon'dan, Adana'dan, Edirne'den başlatacağız. Ben Başbakan olduğumda bakın stat nasıl yapılırmış göreceksiniz
" ifadelerini kullanması üzerine tartışmalar büyüdü.


Yoğun tepkiler üzerine Trabzonspor’dan yapılan açıklamada, herhangi bir şikâyetin söz konusu olmadığı belirtilerek, “Bilakis Başbakan’a teşekkür edildi” denilirken, CHP den yapılan açıklamada ise olay yumuşatılarak, geri adım atıldı.

Trabzonspor gibi siyaset üstü olması gereken bir kuruluşun siyasete alet edilmesi ve polemik konusu yapılması kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı.

Yaşanan tartışmalar üzerine, Gümrükçüoğlu Akyazı Yaklaşımlarını Eleştirerek, gerekli açıklamayı yaptı ve konuya son noktayı koydu.

AK PARTİ cephesinde ise gündemi Akyazı Projesi oluşturdu. Belediye Başkanı O. Fevzi Gümrükçüoğlu isim vermeden Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını ve Trabzonspor Başkanı Sadri Şener’in Başbakan Erdoğan’ı şikâyet eden değerlendirmelerini eleştirdi.

CHP’li meclis üyelerinin de tam kadro katıldığı Trabzon Belediyesi’nin Temmuz ayı ilk meclis toplantısı, Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu başkanlığında yapıldı. Başkan Gümrükçüoğlu, meclis üyelerine belediyenin yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.


Gümrükçüoğlu konuşmasında son günlerde sıkça konuşulmaya başlanan Akyazı Projesi’ne de değinildi. Trabzon Belediye Başkanı O. Fevzi Gümrükçüoğlu, Akyazı Projesi’nin kronolojik seyrini belgeleriyle birlikte meclis üyelerine göstererek:

“Akyazı Projesi’yle ilgili ortaya çıkarılmaya çalışılan kafa karışıklığına ve fikir uçuşmasına yol açmamak için olayı somut gerçekleri ile ifade etmeye çalışacağım” dedi.

Gümrüçüoğlu: “6 Şubat 2010 tarihinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na bir yazı göndererek, Akyazı Projesi’nin yapımı için talepte bulundu ve bu yazı üzerine TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar olur yazısını, Başbakanlık makamının onayına sundu.


Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün 16.02.2010 tarihli ve 1113 sayılı yazısına istinaden 17.02.2010 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bu projeye olur veriyor.


Onayın ardından, 23 Şubat 2010 da TOKİ Başkanlığı 1662 sayılı yazıyla Gençlik Spor Genel Müdürlüğüne Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının Akyazı Projesi’ni onaylandığına dair yazısını göndererek, gerekli protokollerin yapılması talebinde bulundu.


Bunun üzerine TOKİ, Karayolları Genel Müdürlüğü, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ve Trabzon Belediyesi olarak, bir protokol imzalandı.


Beş sayfalık protokole TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, Gençlik Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, Karayolları Genel Müdürü Mehmet Cahit Turan ve Trabzon Belediye Başkanı olarak şahsım ve tüm bunlara onur tanığı olarak da Devlet Bakanımız Faruk Nafiz Özak birlikte imzaladık.

Demek ki Akyazı Projesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti makamlarının onayı ile başlatılmış ve devam ediyor”
diye konuştu.

DOLGU: JEOLOJİK ve ZEMİN ETÜT RAPORU KESİNLEŞTİKTEN SONRA BAŞLAYACAK

Bu aşamadan sonra Trabzon kamuoyunda projenin hayata geçirileceği bölgenin uygun olamayabileceği yönünde bazı görüşlerin ortaya çıktığını hatırlatan Gümrükçüoğlu:

"Bu anlamda zemin sondajlarını devam ettiren firmaya Jeoloji Mühendisleri Odası ve Jeofizik Mühendisleri Odasına bilgi paylaşımında bulunmasını istedik.

20 tane sondaj yapıldı. Tümünde sağlam kayaya ulaşıldı. Uygun görülen teknik rapor gereğince proje devam ettirildi.

Zemin sondajlarında, dolgunun yapılmasının tektonik olarak bir problem oluşturmayacağı, yapılmasında mühendislik yönünden bir sakıncası olmadığı ortaya çıktı.

Herhangi bir tereddüt kalmaması için teknik raporun eksiksiz gerçekleşmesi noktasında sismik çalışmalar devam ettiriliyor.

Şu anda bu çalışmaları devam ettiren firma, KTÜ ile beraber raporu tamamlamak üzeredir. Bu hafta sonu tamamlanmış olacaktır.

Bunun yanı sıra Akyazı ile ilgili dolgu ihalesi çalışmaları devam ettirilmektedir. Bu hafta Teknik Raporun kesinleşmesinden sonra Akyazı projesinin dolgu ihalesi, TOKİ tarafından yapılacaktır.


Bütün kamuoyunun bu gerçekleri bilmesini isterim" ifadelerine yer verdi.



(Kaynaklar: www.takagazete.com, http://www.gunebakisgazetesi.com/)



HABER: Muhammet YAVRUOĞLU

TEMA-Trabzon’dan 1. Karma Fotoğraf Sergisi

TEMA-Trabzon, 5 Temmuz Günü Uzunsokak’ta bulunan ‘Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi’nde 1. Karma Fotoğraf Sergisini Açtı.

Serginin açılışını Trabzon Valisi Dr. Recep KIZILCIK yaptı. Sergiyi davetlilerle birlikte gezen Vali KIZILCIK, fotoğrafları beğeniyle izledi ve fotoğrafı çeken sanatçılarına başarılar dileyerek, bölgemizin muhteşem manzaralarını içeren fotoğrafların çekildiği alanlara kendisini de götürmelerini rica etti.

Sergi, 5-9 Temmuz tarihleri ve 10-17 saatleri arasında gezilebilecek ve Cuma günü saat 17.00’de sona erecektir.

Konu ile ilgili Dernek Başkanı Doç. Dr. Coşkun ERÜZ, bir açıklama yaptı.

Merhabalar Sayın Doğa ve Tarih Dostları!

Derneğimizde bir yıldır düzenlen Doğayı ve tarihi anlama ve belgeleme amaçlı, Sayın Ali MERMERTAŞ hocanın Dijital Fotoğraf kurslarının sonucunda ilk ürünler ilginize sunulmuştur. Derneğimiz üyesi Hamiyet hoca ve diğer fotoğraf duayenlerinin yanında kursiyerlerin beğeniye şayan, tarihten, doğaya ve insana uzanan geniş yelpazede çekilmiş fotoğraflarından 30 adedi Uzun Sokak’ta bulunan Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde sergilenmektedir.

Cuma gününe kadar 10-17.00 saatleri arasında açık olacak olan sergiyi gezmenizi ve sergi konusunda çevrenizi bilgilendirmenizi rica ediyorum.

Serginin açılışına katılarak, bizleri onurlandıran Sayın Trabzon Valimiz Dr. Recep KIZILCIK Beyefendiye ve diğer davetlilere ve sanatseverlere ve bu serginin açılması için yoğun emek sarf eden Sayın Ali MERMERTAŞ hocaya , ona yardımcı olan genç fotoğraf sanatçılarına ve Sayın Tamay KATİBOĞLU’na derneğimiz adına teşekkürlerimizi sunuyorum” dedi.


HABER : Muhammet YAVRUOĞLU
FOTOĞRAFLAR: TEMA- TRABZON




SERGİDEN BAZI GÖRÜNTÜLER:




Fadlallah: "Ümmet Tehlike Altında"

Ortadoğu'nun en büyük Şii otoritelerinden Lübnanlı Büyük İslam Alimi Ayetullah Seyyid Muhammed Fadlallah dün 75 yaşında Hakk’ın rahmetine kavuştu.

Fadlallah, ABD ve İsrail'in pek çok suikastından kurtulmuştu.

İşte İslam Âlimi Merhum MUHAMMED HÜSEYİN FADLALLAH’ın
3 Temmuz 2010 Tarihli Bahreyn Gazetesi Vasat’ta yayınlanan son yazısı ile bütün Müslümanları uyardığı ortaya çıktı.


“Ümmet tehlike altında”


Arap ve İslam medyasındaki birçok çevrenin girdiği mezhep fitnesi ümmeti tehdit ediyor. Şii-Sünni ayrımı yapmak haram kılınmalı.

Filistin’in başkenti Kudüs, düşmanın Yahudileştirme operasyonunun en belirgin hedefi. Kudüs’te Filistinlilerin emlaklerinden geriye kalanlara el konulması, Filistinlilerin kentin göbeğinden çıkarılması ve Batı Şeria, Gazze veya işgal altındaki Filistin topraklarından uzaklaştırılması amaçlanıyor. Tüm bunlar, Batı Şeria’nın kuzeyiyle güneyi arasındaki coğrafi bağlantının kaldırılmasına yol açacak şekilde 50 bin yerleşim inşasıyla yapılıyor.

Bu arada ABD, düşman İsrail’e saldırılarında ve tehditlerinde koruma temin etmeyi sürdürüyor; Avrupa ve diğer ülkelerin politikaları, hâlâ boyun eğdikleri tarihsel düğümün etkisiyle bu düşmana yönelik Amerikan politikalarıyla örtüşüyor; Arap dünyasıysa yaşananlar karşısında işbirliği yapmakla sessiz kalmak arasında bir noktada duruyor.

Onlarca yeni uydu kanalı da dâhil Arap ve İslam medyasındaki birçok çevrenin mezhep savaşına girmesi üzücü. Bu mezhep savaşı düşmanın çıkarına hizmet edecek, her şeyi yakacak ve nihayetinde düşmanlarının lehine, Araplarla Müslümanların aleyhine olacak fitneyi tesis edecek.

Arap ve İslam gerçeğini hedef alan şeytani ve terörist faaliyetlerin yanı sıra güvenlik ihlallerine de girişen düşman, sadece Sünni-Şii ve hatta Müslüman-Hıristiyan ayrımı yapmıyor. Bütün ümmeti tehdit eden büyük bir Siyonist tehlike hissediyoruz.

Bazı Arap hükümetleri, Siyonistlere kendi ülkelerine giriş imkânı sağlıyor. Ayrıca Batılı medya organları bazı Arap ülkelerinin, İran’a yönelik muhtemel saldırısında hava sahalarını açacakları yönünde ilkesel anlaşmalardan bahsediyor. Bu arada Türkiye hava sahasını Siyonist askeri uçaklarına kapattığını açıklıyor.

Herkesi sorumluluk üstlenmeye çağırıyoruz. Öncelikle, Kudüs’te yaşananlar konusunda sorumluluk üstlenilmeli. Yüksek dini merciler, özellikle de Sünni ve Şii merciler, Kudüs’ün önümüzdeki günlerdeki medyada ve siyasi hareketlenmelerde öne çıkarılması için somut girişimlerde bulunmalı ve iş bitirici adımlar atmalı.

İkincisi, bazı medya organları kanalıyla oynanan mezhepçi fitne oyununa girmek kesin bir dille yasaklanmalı, haram kılınmalı.

Üçüncüsü, Arap ve Müslüman halkları, düşmanın saldırgan hareketlerine hiçbir alan açmamaları ve düşmanla doğallaşma haliyle mücadeleyi sürdürmeleri için hızlı ve üzerinde iyi çalışılmış somut adımlarla Arap ve İslam ülkelerine baskı yapmaya çağırıyoruz.

Dördüncüsü, Filistin içindeki veya dışındaki Filistinliler üzerindeki baskıların artırılmasına karşı çıkılması gerekiyor. Bu vesileyle Lübnan yönetimine, ülkedeki Filistinlilerin sivil haklarını korumaya alınması meselesine hız vermesi çağrısı yapıyoruz.

Son olarak, Siyonist güvenlik ihlalleri sebebiyle Lübnan’da yakın bir tehlike hissediyoruz. Bu durum, uşakların ve casusların ülkenin güvenliğinin, selametinin ve egemenliğinin tehdit edilmesine zemin hazırlaması arka planında, Lübnan’a karşı büyük bir saldırının yolunu hazırlayabilir. Ülkeyi uşaklardan temizlemek ve onlara en ağır cezalar vermek için siyaset, medya ve güvenlik planları yapılmalı. (“Bahreyn gazetesi Vasat, 3 Temmuz 2010)” Radikal Gazetesi)

Kaynak: www.timeturk.com - Pazartesi 05.07.2010

5 Temmuz 2010 Pazartesi

İSLAM DÜNYASINDAN BİR YILDIZ DAHA KAYDI

Lübnan’lı Ünlü İslam âlimi Fadlallah
Hakk’ın Rahmetine Kavuştu

İslam dünyasının tanınmış âlimlerinden Lübnanlı Seyyid Muhammed Hüseyin Fadlullah 75 yaşında hayata veda etti.

Lübnanlı ünlü İslami âlimi Ayetullah Seyyid Muhammed Hüseyin Fadlullah 04.07.2010 Pazar günü sabahleyin vefat etti. Cumartesi sabahı bir iç kanama geçiren Fadlullah, hastaneye kaldırılmış ve yoğun bakıma alınmıştı. Beyrut'taki Benham Hastanesinden bir yetkili, tedavi görmekte olan Fadlallah'ın 75 yaşında hayata veda ettiğini açıkladı. Son iki haftadır hastanede yatan Fadlullah'ın durumu, karaciğerinden kaynaklanan komplikasyonların iç kanamaya yol açmasıyla Cuma günü kötüleşmişti.

İslam dünyasının tanınmış İslam âlimlerinden olan Fadlullah'ın Orta Asya ve Körfez ülkelerinde de geniş taraftar kitlesi bulunuyordu. Fadlullah, Lübnan’da Hizbullah'ın manevi lideri sayılıyordu. Ancak gerek örgüt, gerekse Fadlallah örgütün manevi lideri olduğu iddiasını reddediyordu.

ABD karşıtlığıyla bilinen Fadlullah, cuma vaazlarında sık sık ABD'nin Ortadoğu politikalarını eleştiriyordu. Fadlullah, Şii çevrelerde başta kadınlar konusunda olmak üzere ılımlı toplumsal görüşleriyle tanınıyordu.

Muhammed Hüseyin Fadlullah kimdir?

Muhammed Hüseyin Fadlullah, Lübnanlı bir ailenin oğlu olarak, 1935 yılında Irak'ın Necef kentinde doğdu. 1952 yılında Lübnan'a göç etmeden önce Necef'te İslami İlimleri okudu.

Takip eden yıllarda yüksekokullarda ders verip kendini yoğun bir şekilde İslami ilimlere vermiş, onlarca kitap yazmış, çok sayıda Medrese'nin yanı sıra 'Mabaret Cemiyeti'ni kurmuştur.


Bu cemiyetin çatısı altında ayrıca bir kütüphane, bir kadın kültür merkezi ve bir polikliniğin kurulmasını sağlamıştır.

1966 yılında Lübnan’a dönen Fadlullah, Doğu Beyrut yakınlarındaki Neba’ya yerleşti. Burada Bekaa’dan Beyrut’a taşınan göçmenlerin eğitimi ve temel ihtiyaçlarını gidermek için birçok yetimhane, dispanser, dernek ve eğitim kurumları açtı. El-Hikme adındaki dergiyi yayınladı. Neba’daki Şer’i Enstitü’de dersler verdi.

Birçok makale ve yirmiden fazla kitap yazan Fadlullah, sahip olduğu devrimci eylemci fikirlerine ideolojik bir taban oluşturdu. Fadlullah, bir kaç kez canına kast eden saldırılara maruz kaldı. Bunlardan biri CIA'nin sponsorluğu ve Suudi Arabistan tarafından finanse edilen, 80 kişinin ölümüne neden olan 8 Mart 1985 tarihinde Beyrut'ta düzenlenen bombalı araçlı saldırıydı.

Fikrî liderliğini yaptığı Hizbullah örgütü Lübnan siyasal arenasında önemli etkinliğe sahip bir güç konumuna geldi. Şam’da ve Beyrut’ta düzenli olarak, halka kültürel ve medenî boyutlu ağırlıklı konuşmalar yapan Fadlullah, İslâmî hareketin sorunları ve geleceği ile ilgili birçok kitap kaleme aldı.

İran İslam Cumhuriyeti ile manevi bağlarına rağmen, Fadlullah'ın, İran İslam Devrimi'nin mimarı Ayetullah Humeyni'nin Velayet-i Fakih mirasından uzaklaştığı bildirilir. Kendisinin "hiç bir Şii lider, hatta Humeyni bile, hakikat üzerinde tekel sahibi değildir" şeklinde yorum yaptığı bildirilmektedir.

Kendisi aynı zamanda Şii'lerin içtihat makamı olarak kabul ettikleri Taklit Mercii olarak, Ayetullah el-Uzma Ali el-Sistani'yi İran İslam Cumhuriyeti'nin manevi lideri Ayetullah Ali Hameney'den daha çok desteklendiği ileri sürülür.

Üstad Fadlullah'ın kitaplarından 15'e yakın kitabı tercüme edilerek, Türkçe'ye çevrilmiştir.


Kaynak: TİMETURK - 04.07.2010 Pazar - 16:45


KİTAPLARINDAN TÜRKÇE'YE ÇEVRİLENLER:





4 Temmuz 2010 Pazar

TRABZON’DA, “ÇANAKKALE 1915 MÜZESİ” TIR’I

Gezici “ÇANAKKALE 1915 MÜZESİ” Tır’ı Trabzon’a geldi. Trabzon Belediyesinin ve bazı firmaların katkılarıyla Trabzon Taksim Meydanında “ÇANAKKALE 1915 MÜZESİ” Tır’ı adı altındaki gezici müze, izleyicilerin ziyaretine açıldı.



Gezici “ÇANAKKALE 1915 MÜZESİ” Tır’ı Trabzon’a geldi. Trabzon Belediyesinin ve bazı firmaların katkılarıyla Trabzon Taksim Meydanında “ÇANAKKALE 1915 MÜZESİ” Tır’ı adı altındaki gezici müze ve diğer 2 stant daha ücretsiz olarak, izleyicilerin ziyaretine açıldı.

*Gezici müzede, Çanakkale Savaşlarıyla ilgili bazı bilgi, belge ve savaşın yıkıcı izlerini taşıyan mermiler, kovanlar, eşyalar, resim, tablo ve diğer bazı hususlar Müze Tır’ında yer aldı. Trabzon halkının büyük ilgi ve beğenisini kazanan Müze Tır’ı her gün çok sayıda meraklı vatandaş izliyor. Ziyaretçiler tarafından tarihe tanıklık eden bu belgelerin bol bol hatıra fotoğrafları çekiliyor.

**Ayrıca Arçelik firması tarafından bir Tanıtım Tır’ı ile stant açtı. Stantta özellikle “ROBOT ÇELİK” tiplemesi çocukların çok ilgisini çekti. Stant görevlisince büyük, küçük isteyen herkese robot çelik ile fotoğraf çekip, anında tabederek, meraklısına vermesi hoş karşılandı.

***Bir diğer Stant Tır’ı ise Aksigorta-Akut’un ki idi. Burada açılan stantta 1999 yılı depremi ve depreme karşı alınan önlemlerin yetersiz olması nedeniyle yaşanan acılar, depremin bıraktığı acı izler, bizzat olayın tanıklarının dilinden bir büyük TV aracılığı ile halka anlatıldı. Binaların sigortalanmasının önemi vurgulandı.

HABER ve FOTOĞRAFLAR: Muhammet YAVRUOĞLU

STANTLARDAN BAZI GÖRÜNTÜLER: