24 Mart 2011 Perşembe

SİYONİZM KARŞITI, ZULME KARŞI, İNSAFLI HAHAMLAR DA VARMIŞ


Kudüs Şehri’nin göbeğinde İsrail devleti ve Siyonizm karşıtı Hahamlar, İsrail bayrağını yaktı. Filistinli bir grup da eylemde pankart açtı.



KAYNAK: www.timeturk.com - 24 Mart 2011 Perşembe 


Betül Akyüz / TİMETURK

İsrail devleti karşıtlığıyla bilinen örgüt üyesi hahamlar, Purim bayramı kutlamaları sırasında İsrail bayrağını yaktı. Hahamların bu eylemine bir grup Filistinli de katıldı. Kudüs belediye başkan yardımcısı ise eyleme sert tepki gösterdi.


İsrail Devleti’ni tanımayan ve uyguladığı siyasetlere karşı gelen Yahudi Örgütü Neturei Karta üyesi bir grup haham, Kudüs’ün Mea Şearim Semti’ndeki Purim Bayramı kutlamaları sırasında İsrail bayrağını yaktı. Maarif gazetesi hahamların bu eylemleri aracılığıyla Siyonizme, Filistin’in ihtilaline ve Filistinlilerin devlet kurma haklarının ellerinden alınmasına karşı olduklarını ortaya koymak istediklerini açıkladı.


‘Her Yahudi Siyonist değildir’


İsrail gazetesinde şu ifadelere yer verildi: ‘Hahamların İsrail bayrağını yakma eylemine bir grup Filistinli de katıldı. Filistinliler bir yandan ellerinde Filistin bayraklarını sallarken diğer yandan da üzerinde ‘her Yahudi Siyonist değildir. Siyonistler Yahudi halkından değildir. Yahudiler Siyonistleri kutsal topraklardan kovmak istiyor’ yazılı pankartları kaldırdılar.


Kudüs Belediye Başkan Yardımcısı David Hdry ise İsrail bayrağının yakılması olayına büyük tepki göstererek: ‘İsrail’de yaşayan herkesin İsrail kanunlarına saygı göstermesi gerekir. Bunu yapmayanların ise İsrail’de yeri yoktur’ dedi.


İsrail kanunlarına göre İsrail bayrağının yakılması, cezası ömür boyu hapse kadar uzanan ihanet suçları arasında yer almaktadır.

www.timeturk.com - 24 Mart 2011 Perşembe - 19:46

LİBYA TEZKERESİ MECLİS'TEN GEÇTİ


NATO deniz gücünde TSK unsurlarının da görev almasını öngören Başbakanlık tezkeresi, Meclis'te kabul edildi.


www.timeturk.com - 24 Mart 2011 Perşembe


TBMM Genel Kurulunda, Libya'da istikrar ve güvenliğin yeniden sağlanması için uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.


Genel Kurulda tezkerenin kapalı oturumdaki görüşmeleri, yaklaşık 3 saat sürdü. Görüşmelerde önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Genel Kurulu bilgilendirdi. Daha sonra AK Parti'den Yaşar Yakış (Düzce), CHP'den Hüseyin Pazarcı (Balıkesir), MHP'den Deniz Bölükbaşı (Ankara), BDP'den Hasip Kaplan (Şırnak) söz alarak partilerinin görüşlerini dile getirdiler.

Gruplar ve kişisel konuşmaların ardından yeniden kürsüye gelen Bakan Davutoğlu yöneltilen eleştiri ve sorulara yanıt verdi. Daha sonra yapılan işari oylamada tezkere kabul edildi.


Görüşmelerde, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile bazı bakanlık bürokratları da hazır bulundu.


Kabul edilen tezkerede, Libya'daki olayların 15 Şubat 2010'de başladığı belirtilerek, şu ifadelere yer veriliyor:


''Olaylar neticesinde ortaya çıkan şiddet ortamının sona erdirilebilmesini teminen BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan 26 Şubat 2011 tarihli ve 1970 sayılı kararla 17 Mart 2011 tarihli 1973 sayılı kararda kayıtlı hüküm ve çağrıları dikkate alarak ve meskur kararlar çerçevesinde Libya'da istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere; lüzum, sınır, kapsam, şekil, yöntem ve zamanı hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından yapılması için Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca 1 yıl süreyle izin istenilmesi Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır.''


TEZKERENİN GEREKÇESİ


Bu arada, tezkerenin gerekçesinde, Libya'da 15 Şubat 2011'de başlayan olaylar sonucunda, kısa sürede iç çatışma ortamı doğduğu belirtilerek, Türkiye'nin olayların başlamasından itibaren, bu ülkeyle yakın tarihi ve kültürel bağlara sahip ülke olarak ''ilkeli, aşamalı ve belli bir stratejiye dayandırılmış kararlı ve kendi içinde tutarlı politika izlediği'' ifade ediliyor.

Libya konusunda BM Güvenlik Konseyi çerçevesindeki adımların yakından takip edildiği ilgili kararın oluşturulması sürecinde ''Libya'nın egemenliğinin, toprak bütünlüğünün ve kardeş Libya halkının esenliğinin gözetilmesi'' yönünde çabalar sarf edildiği belirtilerek, ''BM kararlarına tam destek veren ülkemiz, bu kararların uygulamaya geçirilmesine katkıda bulunma kararlılığını ortay koymuştur'' deniliyor.


Gerekçede, BM Güvenlik Konseyinin iki kararına işaret edilerek, şu değerlendirmelere yer veriliyor:


''1973 sayılı karar, sivil halkın korunmasına teminen gerekli tüm önlemlerin alınmasına yetki vermek suretiyle, Libya'ya yönelik sınırlı bir askeri harekâta (kara harekâtı seçeneği açıkça hariç tutulmuştur) cevaz vermektedir.


Ülkemiz, Libya'daki gelişmeler hakkında NATO çerçevesinde yapılan çalışmalara da başından bu yana yapıcı katkı sağlamış ve aktif yönlendirmede bulunmuştur. NATO, BM Güvenlik Konseyi kararları uyarınca bir görevlendirme yapılması ihtimaline hazırlıklı olabilmek amacıyla, görünür ihtiyaç, sağlam hukuki zemin ve bölgesel destek ilkeleri temelinde insani yadım çabalarının ve silah ambargosunun uygulanmasının desteklenmesi ve uçuşa yasak bölge oluşturulması alanlarında planlama çalışmalarını gerçekleştirmiştir. NATO'nun Libya bağlamında üstlenmesi muhtemel rolde, ittifakın mümtaz konuma sahip bir üyesi olarak ülkemizin de ulusal strateji ve çıkarlarımız doğrultusunda üzerine düşen sorumlulukları üstlenmesi ve gerekli katkıları yapması öngörülmektedir.


Libya'nın geleceğiyle yakından ilgilenen ülkemiz, uluslararası çabalar çerçevesinde de Libya'nın yanında olmaya devam etme kararlılığına sahiptir. Ülkemizin bölgeyle siyasi, ekonomik, tarihi ve kültürel ilişkileri çerçevesinde, anılan BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasına askeri katkı da dahil destek vermesi ve uluslararası çabalara etkin şekilde katılması aynı zamanda ulusal çıkarlarımızın bir gereğidir.''
AA


www.timeturk.com - 24 Mart 2011 Perşembe - 18:12

YAŞLILARIMIZ UNUTULMADI


Trabzon Valiliği tarafından 18-24 Mart tarihleri arasından kutlanan ‘Yaşlılar Haftası’ münasebetiyle Huzurevi sakinlerine yemek verildi.



Yaşlılar Haftası münasebetiyle düzenlenen yemeğe Trabzon Vali Yardımcısı Mahmut Halal, Sosyal Hizmetler İl Müdürü Selim Çelenk, huzurevi çalışanları ve huzurevi sakini katıldı.


Yaşlılarımızın dün ve bugün arasında köprü görevi gördüğünü ve onların bizim en değerli varlıklarımız olduğunu kaydeden Vali Yardımcısı Halal;


Yaşlılarımız dün ile bugün arasında köprü kuran, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan en değerli varlıklarımızdır. Bizleri bugünlere ve geleceğe hazırlayan yaşlılarımız için hayatı kolaylaştırmak ve kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını sağlamak devletimizin öncelikli görevleri arasındadır” dedi.



Devlet olarak yaşlılara gereken değer ve önemi verdiklerini kaydeden Vali Yardımcısı Halal, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:


“Yaşlılara göstereceğimiz sevgi ve saygı gelecek kaygılarımızı azaltacaktır. Hangi yaşta olursa olsun tüm fertlerin hayata güvenle bakmalarını sağlayacaktır. Yaşlılarına gereken önemi vermeyen, onlara sahip çıkmayan ihtiyaç duydukları sevgi ve saygıyı kendilerinden esirgeyen bir toplumun huzur ve güven içinde olması mümkün değildir. Toplumumuzda kültürümüzden kaynaklanan kuvvetli aile bağları nedeniyle çocuklarımızın geleceği ne kadar önemliyse yaşlılarımız da bizim için o kadar önemli ve değerlidir” dedi.



Yemekte çalan canlı müzik eşliğinde oyun oynayan yaşlılar gönüllerince eğlendiler. (VB – 24.03.2011 Perşembe)

ALAATTİN ALTUNTAŞ’I ALLAH KORUDU


Akçaabat’a bağlı Doğanköy Beldesi halkından Alaattin Altuntaş, motosiklet çarpması sonucu ağır yaralandı.




Akçaabat’a bağlı Doğanköy Beldesi halkından Alaattin Altuntaş, 23.03.2011 Çarşamba günü komşu belde Dörtyol’da kahvehanede bir süre oturduktan sonra yakınları ve arkadaşlarıyla birlikte yaya olarak Doğanköy’deki evine dönerken Doğanköy Beldesinin kuzey girişindeki Kaban Mevkiinde; bir motosikletin çarpması sonucu ağır yaralandı. Ağır yaralanan Alaattin Altuntaş, derhal Akçaabat Devlet Hastanesine ve oradan da Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine ve oradan da Beyin Cerrahi Polikliniğe kaldırıldı.

Sağlık durumu iyi görünen Alaattin Altuntaş, aldığı darbeler nedeniyle başı sarılmış ve sol kolu kırıldığından alçıya alınmıştır.


Kazada hafif yaranan motosiklet sürücüsü Yakup Ö. ise kaldırıldığı Akçaabat Devlet Hastanesinde ayakta tedavi edildikten sonra taburcu edilmiştir.


Edinilen bilgiye göre; yaralı Alaattin Altuntaş, sürücüden şikâyetçi olmamıştır.


HABER-FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU – T.H.A - 24.03.2010 Perşembe

BASKIN ZAM, YASALLAŞTI! AMA HİÇ KİMSE MEMNUN DEĞİL

TESOB’un Dolmuş zammına karşı çıkmasına rağmen Valilik emriyle Trabzon Belediyesi, Zammı yasallaştırdı. Buna göre; Siviller 1 lira 50 kuruş, Lise ve ilköğretim okulu öğrencileri 1 lira 10 kuruş Üniversite öğrencileri 1 lira 20 kuruş


TESOB’un karşı çıkmasına rağmen Şoförler Cemiyeti tarafından yapılan baskın şehir içi dolmuş zammı gerginliğine Valilik el koydu.


5393 sayılı kanuna göre; görev verdiği belediye meclisi dün olağan üstü toplanıp TESOB’un reddettiği Şoförler Odasının istediği zam talebini aldığı kararla onayladı.


ÇELİŞKİ, ŞİMDİLİK SONA ERDİ


Trabzon’da dolmuş zammı karmaşasına neşter! Önceki gün Valilik kanalıyla gelen yazı üzerine Belediye Meclisini Olağanüstü toplantıya çağıran Başkan Gümrükçüoğlu, konunun Belediye Meclisi’nde görüşülmesini sağlayarak ortaya çıkan kaos ortamının sona ermesini sağladı. Mecliste oylamaya sunulan zam tarifesinde CHPli meclis üyeleri ‘ÇEKİMSER’ kalırken AK Partililer ‘EVET’ dedi.


YÜZDE 20 ARTIŞ


Meclis kararını açıklayan Başkan Gümrükçüoğlu, 5393 sayılı kanuna göre karar aldıklarını belirterek;


“2008 yılından beri geçen üç yıllık süreçte Trabzon’da dolmuş ücretlerine zam yapılmadı. Yaptığımız piyasa araştırmalarında akaryakıt, tamir ve bakım maliyetlerinde yüzde 12 ile yüzde 30 arasında bir artışın ortaya çıktığı görülmüştür. Yapılan değerlendirmeler sonucu dolmuş ücretlerinde yüzde 20 oranında artış yapılması karara bağlandı” diye konuştu.


Böylece dolmuş zamları siviller için 1 lira 50 kuruş, Lise ve ilköğretim okulu öğrencileri için 1 lira 10 kuruş, Üniversite öğrencileri için de 1 lira 20 kuruş oldu.


Y.Kaynak: www.karadenizgazete.com.tr - 23 Mart 2011 Çarşamba

'HAÇLI SEFERİ' DİYENLERE TEPKİLİ! ANCAK…


'HAÇLI SEFERİ' diyenlere Bakan tepkili! Ancak; Türk halkı Bakan Davutoğlu dibi düşünmüyor…


Önce Tunus, sonra Cezayir, Mısır ve daha sonra Müslüman Arap Ülkelerine sıçrayan ve Libya’da doruğa çıkan halk ayaklanmasına karşı Bazı Hıristiyan ülkelerin havadan ve denizden ağır silahlarla saldırısına karşı yine Hıristiyan ama insaflı bazı ülke liderleri HAÇLI SALDIRISI olduğunu belirtmelerine ve hatta bizzat saldırıda bulunanların Haçlı Saldırısı olduğunu bildirmelerine rağmen Saygıdeğer Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu, Haçlı Seferi yorumuna şiddetle karşı çıktı.


Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Libya'ya düzenlenen operasyonun komuta ve kontrol sisteminin tamamıyla, sanki Hıristiyan Ülkelerin Silahlı gücü değilmiş gibi NATO tarafından üstlenilmesi gerektiğini söyledi.


Sayın Davutoğlu’nun Türkiye’de işinin ehli en iyi bakanlardan olmasına rağmen bu şekilde davranması ne yaman bir çelişki!. Yoksa Türk halkından gizlenen bir şeyler mi var?


Türkiye’nin Libya’ya ya da başka bir ülkeye emperyalistlerle birlikte müdahalesine veya Türkiye’nin dışında müdahalede bulunmasına Türk Halkı şiddetle karşıdır. Zaten halk duyduğu büyük hoşnutsuzluğu gizlemiyor.


Zira halk, Batılı Güçlerin Libya’da barış değil, petrol yataklarına el koymak ve ayrıca güneş enerjisi alanları edinmek için Libya’yı işgal etmek istediklerini biliyor.

**



DIŞİŞLERİ BAKANI DAVUTOĞLU, BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayid el Nahyan ile konutunda yaptığı görüşmenin ardından bir basın toplantısı düzenledi.


Libya'da BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı 1973 sayılı karar çerçevesinde ateşkesin acilen sağlanması gerektiğini belirten Davutoğlu, bu çerçevedeki temaslarının sürdüğünü belirterek, NATO içindeki müzakerelerin devam ettiğini belirtti.


Biraz önce NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ile görüştüğünü kaydeden Davutoğlu;


"Biraz sonra da kendi talepleri üzerine ki Genel Sekreterin de kendi talebiydi, Fransız, İngiliz ve Amerikan dışişleri bakanlarıyla görüşmeler gerçekleştireceğim" dedi.


ATO'nun Libya'da üstleneceği rol konusundaki tutumlarının açık olduğunu dile getiren Davutoğlu;


"Biz böylesi bir operasyonun komuta ve kontrol sisteminin tamamıyla NATO tarafından üstlenilmesi ve sadece NATO yetkililerince koordineli olarak yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz.


Ve bütün bu operasyonun BM Güvenlik Konseyi prensipleri etrafında ateşkesi sağlayıcı, sivil kayıpları önleyici nitelikte olması elzemdir ve gereklidir.


Bir taraftan NATO görevi üstlenirken diğer taraftan buna paralel ve ayrı bir operasyonun koalisyon güçlerince yürütülmesini doğru bulmayız.


Hele hele bazı yetkililerce son derece yanlış bir şekilde kullanılan 'Haçlı' kavramları gibi kavramlarla yürütülen bir operasyonun sorumluluğunu paylaşmamız mümkün değildir" diye konuştu.


Y. Kaynak: www.haber61.net - 23 Mart 2011 

BÖLGEMİZDE MEVSİMLER ŞAŞTI: AĞAÇLAR MEVSİM DIŞI MEYVE VERDİ


Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği Bölgemizde, bazı meyve ağaçları yalancı bahara aldanarak çiçek ve tomurcuk açtı ve hatta bazı erik ve karayemiş ağaçları meyve verdi.





Doğu Karadeniz’de son günlerde hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi üzerine bazı ağaçlar çiçek açtı. Hafta sonu etkili olan sis, yüksek kesimlerde yerini kara bıraktı. Ancak yalancı bahara aldanarak açan çiçekler, beyaz örtü altında kaldı ve hatta mevsimler öyle şaştı ki, bazı erik ve karayemiş ağaçları meyve verdi.



Akçaabat’a bağlı Doğanköy Beldesi Kurum Mevkiinde yaşayan Ali Rıza Türkyılmaz’ın, Çaykara’da yaşayan Mustafa Çatal’ın ve Akçaabat Yaylacık Mahallesinde yaşayan Hacı Kadir Özen’in bahçelerinde normal şartlarda ilkbahar mevsiminde çiçek açması ve yaz mevsiminde meyve vermesi gereken erik ve karayemiş ve diğer bazı meyve ağaçlarının, Aralık ayından bu yana çiçek açıp tomurcuklanmaları ve hatta meyve vermeleri şaşkınlıkla karşılandı.



Bunu görenler; ''Kış aylarında olmamıza rağmen erik ağaçlarının hava sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinden dolayı çiçek ve meyve vermesi ve hatta kiraz, dışbudak ve kızılcık gibi ağaçların tomurcuklanmaları çok şaşırtıcı. Bu durum normal değil.


Aynı durumun fındık ocaklarında da yaşanmaya başlaması endişelerimizi arttırıyor. Zira geçtiğimiz yıllarda fındık ağaçlarının erken çiçek ve yaprak açmasından ve ardından yaşanan don olayından dolayı büyük zarar yaşanmıştı. Bu yıl da benzer olayla karşılaşmaktan korkuyoruz'' dediler.

HABER: Muhammet YAVRUOĞLUT.H.A -24.03.2011 Perşembe

FOTOĞRAFLAR: Mustafa ÇATAL – Muhammet YAVRUOĞLU

TÜRKİYE'NİN SONU ‘ENDÜLÜS’ GİBİ OLMASIN


İstiklâl Marşı Derneği Genel Başkanı İsmet Özel 19 Mart 2011 tarihinde Bayrampaşa’da “İstiklâl Marşı’nın Hayatımızdaki Yeri” başlıklı bir konferans verdi.


www.timeturk.com - 23 Mart 2011 Çarşamba


Haber Merkezi / TİMETURK


İsmet Özel, konuşmasına İstiklâl Marşı’nın hayatımızda bir yere sahip olmadığını, İstiklâl Marşı Derneği’nin de İstiklâl Marşı’na hayatımızda bir yer açma isteğiyle varlık kazandığını beyan ederek başladı. ‘Hayatımız’ın ne olduğu hakkında bizim için yapılan tarifler dışında bir fikrimizin olmadığını ifade eden Genel Başkan İsmet Özel, Maslow’un ortaya attığı ‘ihtiyaçlar hiyerarşisi’ gibi tanımlamalarla hayatımızın ne olduğunu öğrenmek durumunda kalışımızın çarpıklığına temas etti.


Aynı şekilde İktisat disiplini için yapılan “sınırsız ihtiyaçların mahdut imkânlarla dengelenmesi” şeklindeki tanımlamanın da gerek “sınırsız ihtiyaçlar” gerekse “mahdut imkânlar” ifadeleri dolayısıyla baştanbaşa yalan olduğunu vurgulayarak, Allah’ın “ihtiyaçlarımız” olarak söylenen şeylerin çok daha fazlasını bize bahşetmiş olduğunu hatırlattı.


Konuşmasında, mevzubahis “ihtiyaçlar hiyerarşisi” ile bağlantılı tasnif tablolarına da değinen Genel Başkan İsmet Özel, insanların bütün bu tasnifleri kolaylıkla benimsiyor olmalarını yüksek duygularla kendilerini rahatsız etmek istememelerine hamlettiğini ifade etti. Bu tasniflerin, sosyal hayattaki ve çalışma hayatı içerisindeki esaretimizi sevimli göstermek amacına matuf olduğunu da sözlerine ekledi.


Genel Başkan İsmet Özel, bir dar görüşlülüğe, bir hamlığa, bir ahmaklığa hapsolduğumuzu ve bu hapishaneyi beğenilir bulmamız için yapılan böylesi izahatlardan destek alarak, yaşadığımız sefilâne hayatın, mevcut istikameti içerisinde ilerleyerek iyileşebileceğini vehmettiğimizi ifade etti. Neticede bu izahatların, tasniflerin, tariflerin insanları tam manasıyla bir Hıristiyan haline getirmeye yaradığını söyleyerek, Türkiye’de gizli bir Hıristiyanlaşma faaliyetinin de yürürlükte olduğunu beyan etti.


TÜRKİYE’NİN DOĞUŞU, GAYRİMÜSLİM DÜNYANIN GERİLETİLMESİDİR


İstiklâl Marşı’nın bizim bir vatan sahibi olmamızı sağlayan metin olduğunu ifade eden Genel Başkan İsmet Özel, Türkiye’nin bugünkü sınırlarına kadar İslam tarihinin seyrini gösteren bazı haritalar göstererek, Asr-ı Saadet’ten sonraki coğrafi genişlemenin, Asr-ı Saadet’teki fütuhatı büyük ölçüde geride bırakmış olmasına dikkat çekti.


Resulullah’ın (S.A.V.) sağlığında Müslümanlık dışındaki bir hayatın Müslümanlık olduğuna kimseyi inandırma imkânı olmadığını, ancak daha sonra işlerin tersi istikamette kolaylaştığını ifade etti. Genel Başkan İsmet Özel, Asr-ı Saadet’ten sonra gerçekleşen fütuhatın “İslâm’ın yayılması” manasına müteveccih olduğunu, ancak bugün Türkiye olarak bildiğimiz topraklarda yapılan fütuhatın daha üstün bir manayı; gayrimüslim dünyanın geriletilmesi ve gücünün sıfırlanması manasını taşıdığını ifade etti.


Bu topraklarda ortaya çıkan Türk hayatının, Müslüman hayatı demek olduğunu, üstün ve özenilir bir hayat olmasından dolayı Batı medeniyetince intikam alındığını söyledi. Genel Başkan İsmet Özel, bugün bu üstün ve özenilir hayatı yaşamadığımızı da sözlerine ekledi.


ABD ÖNCE AKP’Yİ İKTİDARA GETİRDİ, ARDINDAN TÜRKİYE’Yİ İŞGAL ETTİ!


Ali Rıza Paşa kabinesince Misak-ı Millî olarak kabul edilen Türkiye sınırlarının Batı’da, bugünkü Bulgaristan’ın büyük kısmını, Selanik’e kadar bütün Batı Trakya’yı; Güney’de ise Musul, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye’yi kuşattığını hatırlatan Genel Başkan İsmet Özel, Amerika Birleşik Devletleri’nin, 2002 yılı Kasım ayında önce AKP’yi iktidara getirdiğini, 2003 yılı Mart ayında ise, Misak-ı Millî sınırları içinde olan Türkiye’yi işgal ettiğini beyan etti.


İstiklâl Marşı sayesinde yapılabilen Sakarya Meydan Muharebesi’nin insanların değil, meleklerin zaferi olduğu hakikatine de temas eden Genel Başkan İsmet Özel, fiilî ve fizikî şartlar itibariyle Türk ordusunun gâvur ordusunu yenilgiye uğratmasının imkânsızlığını hatırlattı.


Zafer sonrasında nankörlük etmemiş olsaydık bugün bütün dünyanın imreneceği bir millet hayatına kavuşabileceğimizi, ancak zaferden sonra Türkiye’de tesis edilen idare tarzının, Türkiye’nin kendini çekip çevirebilmesi imkânlarını geçersiz bırakacak şekilde yürüdüğünü, devletin dokunulmazlığının millet hayatının inkıyad ettirilmesiyle idame ettirildiğini dile getirdi.


İsmet Özel, “Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakkın” mısraının, sadece sınırların tahkim edilmesinden ibaret bir haber olmadığını; faik, mümtaz, üstün bir hayatın tesis edilmesine de müteveccih olduğunu kaydetti.


TÜRKİYE’NİN SONU ENDÜLÜS GİBİ OLABİLİR !


Bugün İstiklâl Marşı’nın teklif ettiği programın yürürlüğe sokulmaması halinde çok kısa bir zaman sonra Türkiye’nin haritadan silineceği ve farklı organizasyonların yerini alacağını ifade eden Genel Başkan İsmet Özel, Endülüs Emevilerİ’nin başına gelene benzer bir sonun Türkiye’nin de başına gelmesinin sürpriz olmayacağını söyledi.


Dünyanın aldığı istikamet dikkate alınmaksızın Türkiye’de hiçbir şey yapılamayacağını, bunun ya reddi ya da kabulü yönünde bir tavrın kaçınılmaz olduğunu dile getiren Genel Başkan İsmet Özel, 12 Haziran’daki seçimlere katılacak siyasi partilerin hiçbirinin, küreselleşmenin üç temel prensibi olan “Demokrasi”, “İnsan Hakları” ve “Serbest Piyasa Ekonomisi”ni reddetmediğine dikkat çekti.


İstiklâl Marşı Derneği’nin, bu dayatmayı reddetmeyi becerebilen bir inisiyatif üretmeye çalıştığını; bunun için de İslâmiyet’in, Asr-ı Saadet’ten bu yana sadece bir iktidar aracı olarak kullanımına tepki gösterilmesini teklif ettiğini söyledi.


Genel Başkan İsmet Özel, İslamiyet’in bir itikadî yükseklik olarak anlaşılmaması halinde Küreselleşme belasının defedilmesine imkân olmadığını da sözlerine ekleyerek, İslâm tarihi boyunca halk ile devlet arasındaki ilişkinin sürekli olarak devlet lehine ve ümmet menfaatleri aleyhine işlemiş olmasına dikkat çekti.


Bilhassa Emevi iktidarı döneminde İslâm’ın teklif ettiği şeylerle devlet mekanizmasının dayattığı hayat arasındaki fark sebebiyle tasavvufun doğduğunu; insanların, itikadî derinliğin tadılabildiği bir hayatı bu şekilde aramaya yöneldiklerini ifade etti. İsmet Özel, bütün imkânların Müslümanların dışındakilere tahsis edildiği bir zamanda, İstiklâl Marşı Derneği’nin, millet olma inisiyatifinin öne çıkarılmasını murad ettiğini söyledi.


Türkiye’de yeniden bir millet inisiyatifinin baş gösterip gösteremeyeceği sorusuna ise peşinen cevap vermenin mümkün olmadığını; bu imkânın, yaşandıkça mümkün olacak,


Canlı tutuldukça canlılığını koruyabilecek bir şey olduğunu dile getirdi. Bu yolda, önce milleti millet yapan şeylerin anlaşılması gerektiğini söyleyen Genel Başkan İsmet Özel, 1928’de terk etmek zorunda kaldığımız yazı ile doğmuş bir millet olduğumuzu hatırlatarak bu manada İstiklâl Marşı Derneği’nin okuryazar olmayı son derece ehemmiyetli gördüğünü beyan etti.


Genel Başkan İsmet Özel, İstiklâl Marşı’nın kırk bir mısraıyla, millet inisiyatifinden başka çıkış yolu olmadığını anlattığına dikkat çekerek konuşmasını tamamladı.


Kaynak: www.timeturk.com - 23 Mart 2011 Çarşamba - 12:45

'MESCİD-İ AKSA'DA NAMAZ KILMALIYIZ'


Mavi Marmara aktivistlerinden, Kudüs Muhafızı Şeyh Raid Salah Konya’ya düzenlediği ziyaret kapsamında MÜSİAD Konya Şubesi’ni de ziyaret etti.



www.timeturk.com - 23 Mart 2011 Çarşamba


Haber Merkezi / TİMETURK


Heyete ev sahipliği yapan, MÜSİAD Konya Şubesi Başkan Vekili Mehmet Ali Korkmaz, misafirlere bir selamlama konuşması yaptı.


Korkmaz konuşmasında; Kudüs Muhafızı Şeyh Raid Salah’ı MÜSİAD’da ağırlamaktan dolayı mutluyuz. Burada bulunmanız ile unutmadığımız ve unutmayacağımız 31 Mayıs gününü bizlere bir kez daha anımsatmış oldunuz. 31 Mayıs günü, insanlık tarihine işlenen suç olarak tarihteki yerini almıştır.


Biz MÜSİAD Konya Şubesi olarak Mavi Marmara’ya düzenlenen saldırı gününü ‘Mavi Özgürlük Günü’ olarak ilan ettik. Bu kapsamda saldırı sonrası bir dizi etkinlikler yaptık. Kamuoyunun zihninde hep var olması için de bu etkinliklerimizi her yıl düzenleyeceğiz.


Temennimiz; tüm dünyada kardeşliğin, barışın ve huzurun yaşanacağı günleri Rabbimizin bizlere yaşatmasıdır. Bu günlerin yakın olduğunu biliyor, Filistin’in özgürlüğüne kavuşacağına can-ı gönülden inanıyoruz” dedi.


Selamlama konuşmasının ardından tercüman vasıtasıyla bir hadis ile konuşmasına başlayan Şeyh Raid Salah:

“Ey Bilal! İnfak et. Arşın sahibi olan Allah’ın azaltacağından korkma! Diye buyuran yüce peygamberin ümmetiyiz. Ne mutlu bizlere ki onun dini üzereyiz. Yüce peygamber okuduğum hadis-i şerifte İslam dini ile şereflenen Hz. Bilal’e bu şekilde seslenmiştir.


Demek ki dinimiz bizlere infak etmeyi emretmektedir. Malımızdan, canımızdan ve zamanımızdan infak etmek İslam dini üzere olduğumuzun bir göstergesidir. Hz. Bilal gibi, maddi hiçbir şeyi bulunmayan eski bir köleden dahi Yüce Peygamber infak edilmesini bekliyor ise birçok şeye sahip biz günümüz insanlarının ne kadar infak edip, fedakarlık etmesi gerektiğini gelin hep beraber düşünelim” dedi.

Filistin meselesinin tüm Müslümanların meselesi olduğunu vurgulayan Salah, Filistin konusunda da infak edilmelidir diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnfak, hikmetken gelir.


Hadislerde de geçtiği gibi hikmet müminin kaybettiği şeydir. Bir Müslüman, hikmet nerede ise onu bulmalıdır. Bu hikmet ile infakı birleştirmeli ve Müslümanlar arası paylaşım başlamalıdır. Filistin meselesinin çözümü noktasında da bizlerin Müslüman kardeşlerimizden istediği budur. Bu meseleye sahip çıkılmalı, Filistin halkı kendi haline terk edilmemelidir.


Kudüs’ün kurtulması, Mescid-i Aksa’da namaz kılınması için Müslüman kardeşlerimizden, sizlerden isteğimiz sadece budur. Bir araya gelmeli, iktisadi konularda dahil olmak üzere el ele vermeliyiz. İnancın gereği de budur” dedi.

Konferansın sonunda MÜSİAD Konya Şubesi Başkan Vekili Mehmet Ali Korkmaz, Şeyh Raid Salah’a işlemeli bir seccade hediye etti. Hediye üzerine Raid Salah; “Bu seccadeyi inşallah Mescid-i Aksa’ya koyup üstünde namaz kılacağım” dedi ve ardından kendisi de M. Ali Korkmaz’a Mescid-i Aksa’nın bahçesindeki zeytin ağacından elde edilen zeytinyağı hediye etti.


www.timeturk.com - 23 Mart 2011 Çarşamba - 13:03

KİLİSE'DEN KUR’AN YAKMA PROVOKASYONU !


ABD Florida eyaletinde geçtiğimiz 11 Eylül'de Kuran yakmaya kalkışan ancak tepkiler sonucu eyleminden vazgeçen rahip Terry Jones, provakasyonunu gecikmeli de olsa gerçekleştirdi.


www.timeturk.com - 23 Mart 2011 Çarşamba


ABD Florida eyaletinde geçtiğimiz 11 Eylül'de Kuran yakmaya kalkışan ancak tepkiler sonucu eyleminden vazgeçen rahip Terry Jones, provakasyonunu gecikmeli de olsa gerçekleştirdi.


Geçtiğimiz hafta sonu kilisesinde kurduğu temsili bir mahkemeyle Kuran’ı yargılama ayini yapan Jones, daha sonra yardımcısına verdiği emirle kürsünün önünde bulunan bir Kuran’ı yaktırdı.


11 Eylül saldırılarının yıldönümünde Kuran'ı Kerim'i yakma eylemi yapacağını duyuran Jones, tümdünyadan gelen tepkiler nedeniyle eyleminde vazgeçmiş, ancak Washington ve New York’ta gerçekleşen benzer bazı provokasyonlara destek vermişti.


Eyleminden vazgeçen rahip Terry Jones, Amerikan NBC televizyonuna yaptığı açıklamada, "Tanrı'nın bize dur dediğini hissediyorum. Biz de ne bugün ne de bundan sonra Kuran yakmayacağız" ifadelerini kullanmıştı.


RADİKAL


www.timeturk.com - 23 Mart 2011 Çarşamba - 13:34

"İSLAM ÂLEMİ DERHAL 'İSLAM BİRLİĞİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİ'Nİ KURMALIDIR"

 

BM’nin İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılara duyarsız kaldığını vurgulayan Bayraktutar, yaşanan çifte standart uygulamalara son vermenin ancak İslam Birliği Birleşmiş Milletleri kurmakla mümkün olacağını savundu.



www.timeturk.com - 23 Mart 2011 Çarşamba


Haber Merkezi / TİMETURK


Diyanet-Sen, İslam Birliği Birleşmiş Milletlerinin kurulmasını önerdi.


Koalisyon güçleri Libya'ya ağır saldırılarını sürdürürken, Diyanet- Sen’den Batı’ya tepki, İslam Dünyasına uyarı geldi. Diyanet-Sen genel Başkanı Mehmet Bayraktutar tarafından yapılan açıklamada, “BM’nin Libya'ya yönelik kuvvet kullanma kararının hemen ardından “demokrasi” ve “özgürlük” söylemleri ile operasyon başlatan Koalisyon Güçlerini kınıyoruz” denildi.


BM’nin Bosna-Hersek'te 1992-1995 yılları arasında süren soykırıma ve İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılara duyarsız kaldığını vurgulayan Bayraktutar, yaşanan çifte standart uygulamalara son vermenin ancak İslam Birliği Birleşmiş Milletleri kurmakla mümkün olacağını savundu.


Kirli Oyun Bozulmalı


Libya’ya yapılan saldırının amacının iyi niyetli olmadığını vurgulayan Bayraktutar,

“Biz yapılan operasyonun amacının özgürlük, barış, demokrasi olmadığını iyi biliyor ve İslam âlemini oynanan kirli oyunu bozmak için güçlü bir ses çıkartmaya davet ediyoruz.


Koalisyon güçlerinin sahte özgürlük söylemlerinin gerçekte kan, gözyaşı, katliam, talan ve sömürü olduğunu haykırıyor, işgal hareketinin tüm uluslararası toplumun sorunu olduğunu da hatırlatıyoruz” dedi.


Sömürü Düzenlerini Hâkim Kılmak İstiyorlar


Irak işgalinin de adının Libya’da olduğu gibi ‘kurtarma operasyonu’ olarak konduğunu vurgulayan Bayraktutar, “Sonuç; gözyaşı, işkence ve yüz binlerce sivil katliam. Pakistan, Afganistan ve Somali de Batı’nın kurtarma operasyonuydu ve sonuç yine işgal ile sonuçlanmıştı.


Bugün yine emperyalizmin eski alışkanlığına döndüğünü ve ‘demokrasi götürüyoruz’ yalanıyla Libya’ya bomba yağdırdığını görüyoruz. Sömürü düzenlerini hâkim kılmak için başlatılan bu hareket, İslam Aleminin yüreğine saplanan hançerdir” şeklinde konuştu.


Kendileri İtiraf Etti


Bayraktutar, Fransa İçişleri Bakanı Gueant’ın “Tanrıya şükür ki Cumhurbaşkanımız Haçlı seferlerinin önderliğini yapıyor” şeklinde ki açıklamasına dikkat çekerek, “Gerek ABD’li Demokrat Kongre üyesi Ed Markey’in “petrol için Libya’dayız” açıklaması gerek Gueant’ın açıklaması bu müdahalenin barış ve demokrasi için yapılmadığının kendi ağızlarından itirafıdır”dedi.


Kendi Birleşmiş Milletlerimizi Kuralım


“İslam Alemi derhal kendi "adalet ve güvenliği’ için İslam Birleşmiş Milletlerini kurmalıdır” diyen Bayraktutar, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) işgal öncesi Irak için aldığı kararın aynısını Libya için alarak işgale yol çizmesi tüm İslam Alemine ders olmalıdır.


Bosna-Hersek'te 1992-1995 yılları arasında süren soykırıma müdahalede bulunmayan BM'nin, Libya karşısında hızlı karar alması ve hava saldırısı başlatması, aynı şekilde terör devleti İsrail’in Lübnan ve Gazze’ye yaptığı saldırılara göz yummasını unutmadık, unutturmayacağız. Avrupa'nın tam ortasındaki Bosna-Hersek'te yaşanan savaşta yüz binin üzerinde sivil katledildi, 50 bine yakın kadın ise toplama kamplarında sistematik tecavüze uğradı.


Ya İsrail’in yaptığı katliamlar, Sivil ve Çocuk Hedefler, Suikast Politikası, İşkence ve Hukuksuz Hapsedilmeler, Dolaşım Özgürlüğünün Engellenmesi, Utanç Duvarı, yıkımlar ve devam eden ambargo… Batı bunları neden görmüyor? 3 gündür Filistin yine bombalanıyor. Libya’ya saldırı düzenleyen Koalisyon güçleri neden sessiz? ”


Diktatör Kuklalar Hesap Vermeli


Halklarının baskıcı rejimlerin son bulmasına yönelik gerçekleştirdiği barışçıl protestolara karşı şiddet uygulayan liderlere de tepki gösteren Bayraktutar,

“Elbette millet iradesine karşı koyan liderleri, kuklaları da kınıyoruz. Diktatörlerin en fazla kendi halkına zarar verdiğini biliyoruz. Diktatörlerin halkına ve insanlığa hesap vermesini istiyoruz” dedi.

www.timeturk.com - 23 Mart 2011 Çarşamba - 12:00

SPORU ÇİRKİNLEŞTİRENLERE CEZA

Trabzon İl Spor Güvenlik Kurulu tarafından Trabzon’da bazı maçlarda çeşitli nedenlerle küfür ve hakarette bulunan şahıslara bir takım cezalar verildi.

17.03.2011 tarihinde saat 14.00’da Valilik ( B ) toplantı salonunda Vali Vekili Aziz MERCAN başkanlığında yapılan Trabzon İl Spor Güvenlik Kurulu toplantısında 5149 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun ilgili maddelerine göre;


20.02.2011 tarihinde Yalıspor – A.Üsküdar 1908 spor takımları arasında oynanan futbol müsabakasında, misafir takım oyuncularına, müsabaka hakemine ve görevli polis memurlarına küfür ve hakaret eden beş (5) kişiye ayrı ayrı 1.233.00 TL idari para cezası verilmiştir.


27.02.2011 tarihinde Trabzonspor – Kayserispor takımları arasında oynanan futbol müsabakasında müsabaka alanına yabancı madde atan bir (1) kişiye 6 Ay Spor Müsabakalarını Seyirden Men ve 1.849.00 TL İdari Para Cezası verilmiştir.


27.02.2011 tarihinde Çukurçayır – Arhavi Bal takımları arasında oynanan futbol müsabakasında saha içerisine giren bir (1) kişiye 1.233.00 TL idari para cezası verilmiştir.


06.03.2011 tarihinde M.P. Trabzonspor – Fenerbahçe Ülker takımları arasında oynanan basketbol müsabakasında, misafir takım oyuncularına, müsabaka hakemine küfür ve hakaret eden üç (3) kişiye ayrı ayrı 1.233.00 TL idari para cezası verilmiştir. (VB – 23.03.2011 Çarşamaba)

22 Mart 2011 Salı

EĞİTİMCİ-YAZAR ALİ GEDİK, EBEDİYETE UĞURLANDI


Türkiye’nin tanınmış İlim, Fikir ve Gönül erlerinden, Eğitimci-Yazar-Siyasetçi Ali Gedik Hoca(67), bugün (22 Mart 2011 Salı)Öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra tekbirler ve dualarla Trabzon’a bağlı Akçaabat Yaylacık Mahallesindeki Şehitlik Tepesi’nde ebedi yolculuğuna uğurlandı.




Hastalığı sebebiyle İstanbul'da yaklaşık bir buçuk yıldan beri tedavi gördüğü Özel Meltem Hastanesi'nde hayatını kaybeden BTP'nin ikinci Genel Başkanı da olan Gedik'in cenazesi, yakınlarınca, İstanbul’dan Trabzon'un Akçaabat ilçesine getirildi.

Türkiye'nin Manevi Mimarlarından Malatyalı Hayri Baba'ın Türbesi

50 yılı aşkın bir süreden beri İslam davasına kendisini adayan, Türkiye’nin tanınmış İlim, Fikir ve Gönül Adamı, Eğitimci-Yazar-Siyasetçi ve BTP Genel Başkan Vekili Ali Gedik Hoca(67), bugün (22 Mart 2011 Salı) Öğle namazını müteakip Trabzon Akçaabat Merkez Yaylacık Mahallesi Şehitlik Tepesi Camii yanındaki çimenlikte kılınan cenaze namazından sonra tekbirler ve dualarla Şehitlik Tepesi’nde Türkiye’nin manevi mimarlarından Malatyalı Hacı Hayri Baba’nın Türbesinin kıble cihetine defnedilerek, kalabalık bir cemaatin eşliğinde ebedi yolculuğuna uğurlandı.



Merhum Ali Gedik hocanın cenaze namazının kılınması için konulduğu çimenlik alandaki tabutu, Nevruz ve Bahar Bayramı kutlamalarına rastlayan bu günlerde sanki bir bahar çiçeği ve cenaze namazına katılan cemaat ise o nadide çiçeğin adeta yaprakları gibiydi.



Cenaze sırasında helalleşme Fikret İnan hoca tarafından yapıldı. Cenaze namazını Gazeteci Yazar Mehmet Emin Koç kıldırdı.



Merhum Gedik'in cenaze törenine, BTP Genel Başkanı Haydar Baş, Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Türk Kızılayı Genel başkan Yardımcısı Fuat Adıgüzel, Türk Kızılayı Trabzon Şube Başkanı Fuat Adıgüzel, Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar, Rize Şar Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Salih Türkyılmaz, Ahi Evran Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Recai Genç’in yanı sıra, yakınları, partililer ile çok sayıda vatandaş katıldı.



Merhum Ali Gedik Hoca ile 50 yılı aşkın 'dava, gönül ve fikir dostluğu' içinde olan dava arkadaşı Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın çok üzgün olduğu görüldü.



Merhum Ali Gedik Hoca, ‘Müslüman Türk Gençlik Modeli’ni uygulayarak, Büyük Türk-İslam Gençliği’ni eğitmek üzere ömrünü bu dava uğrunda harcadı. Türkiye'nin dört bir köşesinde binlerce genç yetiştirdi. Birçok kitabının yanında binlerce makale yazdı. Ehli Sünnet’e göre; Ehli Beyt sevgisi ile yaşadı ve öylece bu dünyadan göçtü.



Eğitim-Yazar Ali Gedik Hoca'ya Allah'tan Rahmet ve Sevenlerine de Sabırlar Diliyoruz.




HABER-FOTOĞRAF: TRABZON HABER AJANSI – 22.03.2011 SALI


CENAZEDEN BAZI FOTOĞRAFLAR
















 FOTOĞRAFLAR: MUHAMMET YAVRUOĞLU - 22.03.2011 SALI

“MÜSLÜMANLARA ACİL ÇAĞRI!” (URGENT CALL TO MUSLIMS!)


“URGENT CALL TO MUSLIMS!”
"MÜSLÜMANLARA ACİL ÇAĞRI!”

“O Muslims! Now, let us cry and tingle!”

(Ey Müslümanlar! Artık ağlamayı ve sızlamayı bırakın!)

“PLAYED ON THE SENSITIVITY AGAINST ISLAMIC WORLD SHOW TRICKS AND THE CRUSADES.”
(İSLAM DÜNYASI ÜZERİNE OYNANAN OYUNLARA ve HAÇLI SEFERLERİNE KARŞI HASSASİYET GÖSTERİN.)

*

www.timeturk.com - 22 Mart 2011 Salı

Ey Müslümanlar artık ağlamayı ve sızlamayı bırakın! Virahaneye dönüştürülen İslam dünyasını işgallerden ve diktatörlerden kurtarmak için ayağa kalkın! İKÖ ve Arap Birliğini derhal ele geçirin! İslam Barış Birliği için ilk adımı hemen şimdi atın!

(O Muslims, let us no longer cry and tingle! Converted into the wreckage to recover the Islamic world dictators invasion and stand up! Take the OIC and the Arab Union immediately! Islam for Peace Take the first step right now!)

Mehmet Çelik / TİMETURK

Yaşanan olayları hep beraber canlı canlı izliyoruz. Bir kısmımız izlerken bir kısmımız da fiilen olayların içinde yaşıyor. Kan, göz yaşı, acı, feryad arş-ı âlaya dayanmış durumda. Ancak Müslüman olduğunu iddia eden bizler bu seslere kulak verme yerine başka işlerle meşgulüz. Kimimiz işte kimimiz aşta kimimiz oynaşta.

Halkı Müslüman olan devletlerin orduları bu yaşanan olaylara müdahil olamaz mıydı? İki tarafı da Müslüman olan bu çatışmanın arabuluculuğunu Müslümanlar yapamaz mıydı? İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) ne işe yarıyor? Neden başkalarından çözüm bekliyoruz? Neden biz çözmek için çalışmıyoruz? Neden? Neden? Neden? Teker teker gücümüz yoksa neden birlikte hareket etmiyoruz?

Konferanslar, paneller, açık oturumları tertip eden Müslüman ülkeler, cemaatler ve sivil toplum örgütleri, bu konuda neden bir şeyler yapmıyorlar?

“İslam Ortak Savunma Gücünü” oluşturmak için daha ne kadar müslümanın ölmesi lazım? İki Müslüman kişi, grup ya da devletin arasını bulmak için oluşturulacak “İslam Barış Gücü” için daha neyi bekliyoruz?

Yabancı devletlerin Müslümanlara müdahalesine karşı gelirken, neden bizler yaşanan bu menfur olayların çözümü için ciddi adımlar atmıyoruz? Birilerinden onay mı bekliyoruz? İzin vermelerini mi bekleyeceğiz?

Sahi bizler bir bedenin uzuvları gibi değil miyiz? Neden sadece seyrediyoruz? Neden çözümü gayr-i müslim devletlerden bekliyoruz? Bizler, Müslümanların arasını bulacak kadar becerikli, başarılı ve cesaretli değil miyiz? Hep tenkid mi yapacağız. Hep yapılanlarda yanlışlıklar bulup fikri rahatlamalar mı yaşayacağız?

Biz şu ayete inanmıyor muyuz?

“Eğer inananlardan iki grub birbiriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve adaletli davranın. Çünkü Allah; adaletli davrananları sever.” (Hucurat:9)

Müslümanlar bu ayeti ve benzeri ayetleri sadece sevap kazanmak için mi okurlar? Allah’ın verdiği aklı daha ne zamana kadar kullanmaktan uzak duracaklar? Bilmezler mi ki; Allah hainleri ve aklını kullanmayanları sevmez.

Hani Müslümanlar birbirine hakkı tavsiye ederdi? Nerede? Bu tavsiyeler sadece camide mi yapılacak?

Dünya Müslümanlarına açık ve acil bir çağrıda bulunmak istiyorum. Ya şimdi birlik beraberlik içerisinde; “Ortak Savunma ve Barış Gücü” oluştururlar ya da “Basra harab olduktan sonra” ağlamaya, döğünmeye ve keşkelere sığınmaya devam ederler.

Unutmayalım ki; biz Müslümanlar Allah’ ın tüm sıfatlarına iman etmişiz. Ne diyordu Allah (C.C.): “İnsanlardan korkmayın benden korkun.”

Sahi biz ne zaman Allah’ın tüm emirlerine toptan sarılacağız?

HABER-FOTO: www.timeturk.com- 22 Mart 2011 Salı - 00:22

‘YAHUDİ YERLEŞİMLER’, BİR ETNİK TEMİZLİK TÜRÜ


BM İnsan Hakları Konseyi'nden, bu durumun Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne götürmesini de istenildi.


www.timeturk.com - 21 Mart 2011 Pazartesi


BM soruşturmacısı, Amerikalı akademisyen Richard Falk, İsrail'in Kudüs'te Yahudi yerleşimlerini genişletmesinin ve Filistinlileri evlerinden çıkarmasının "bir etnik temizlik türü olduğunu" söyledi.


İsrail'in 1967'den sonra işgal ettiği topraklardaki tutumunu kınama kararına hazırlanan BM İnsan Hakları Konseyi'nde bir açıklama yapan Falk;

"Doğu Kudüs'teki yerleşim genişlemesiyle birlikte, uzun süredir aynı yerde yaşayan Filistinlilerin zorla yerlerinden çıkarılmaları olgusunun devam etmesi, hoş görülebilir bir durum değildir" dedi.


Falk, "Bu durum, toplam sonuçları dikkate alındığında, ancak etnik temizliğinin bir şekli olarak tanımlanabilir" diye konuştu. Falk, BM İnsan Hakları Konseyi'nden, bu durumu Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne götürmesini de istedi.
AA


www.timeturk.com - 21 Mart 2011 Pazartesi - 21:2