12 Şubat 2011 Cumartesi

TÜRK ve DÜNYA GENÇLERİ TRABZON’UN 93. KURTULUŞ GÜNÜNDE BULUŞUYOR



Türk ve Dünya Gençleri; ‘1. TÜRKİYE GENÇLİK BULUŞMASI’ adı altında 150 genç, 23-27 Şubat 2011 tarihleri arasında Trabzon’un Kurtuluşu’nda Buluşacak.



Trabzon Belediyesi Gençlik Meclisi’nin organizasyonuyla 23-27 Şubat 2011 tarihleri arasında Trabzon'un 93. Kurtuluş Yıldönümü münasebetiyle ‘1. TÜRKİYE GENÇLİK BULUŞMASI’ kapsamında 81 ilden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden, Türk Cumhuriyetlerden ve 36 dünya ülkesinden 150 genç Trabzon’a gelecek.



Trabzon Belediyesi Gençlik Meclisi'nin Trabzon'a kazandırdığı, 23-27 Şubat 2011 tarihleri arasında Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz ÖZAK’ın himayelerinde 81 ilden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden, Türk Cumhuriyetlerden ve 36 dünya ülkesinden davet edilen 150 gencin Trabzon’da bir araya geleceği 1. TÜRKİYE GENÇLİK BULUŞMASI adıyla yapılacak olan organizasyonla ilgili olarak Trabzon Belediyesi Gençlik Meclisi Başkanı Muammer TOSUN yaptığı açıklamada Trabzon'un her daim pozitif gençleri barındırdığına dikkat çekerek;


“1. Türkiye Gençlik Buluşması'nı yaparak ülkemizin 81 ilinden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden, Türk Cumhuriyetlerinden ve 36 dünya ülkesinden gelecek olan 150 gence marka şehir olan Trabzon'u en iyi şekilde aktarmayı, Trabzon'un kültürünü onlara aşılamayı ve bir kültür mozaği oluşturmayı hedefliyoruz.


Ayrıca, Trabzon'un kurtuluşunu da nazara alıp 24 Şubat 2011'de kurtuluş töreni etkinliklerinde yer alarak ve Trabzon'un tarihini anlatan bir konferans da düzenleyerek, gençlerle birlikte Trabzon'u tarihiyle birlikte yaşatmak istiyoruz.


2011 yılında Trabzon’da düzenlenecek olan Avrupa Olimpik Gençlik Yaz Festivali öncesinde, 1. Türkiye Gençlik Buluşması kapsamında ülkemizin her ilinden, KKTC'den, Türk Cumhuriyetlerinden ve dünya ülkelerinden Trabzon'a gelecek olan temsilci gençlere olimpiyat ve 2011 süreci hakkında aktarımlarda bulunulacaktır.


Trabzon’dan ayrılan temsilci gençler şehirlerine ve ülkelerine döndüklerinde Trabzon’un 2011 süreci hakkında yaşadıkları yerde ki gençlere ve halka da aktarımlarda bulunabilecek hale geleceklerdir. Bu doğrultuda katılımcı her genç birer fahri olimpiyat elçisi olacaktır.


Organizasyonda yer almak isteyen gençler www.trabzongenclikmeclisi.org /trabzon’ adresinden başvuru yapabilirler” şeklinde konuştu.



MISIR’DA ORDU, YÖNETİMİ SİVİL HALK ile PAYLAŞACAK MI?

 

HALKIN BASKISINA DAHA FAZLA DAYANAMAYAN ABD YANLISI MÜBAREK; İSTİFA EDEREK, YÖNETİMİ ABD YANLISI ORDUYA DEVREDİNCE MISIR’DA ENDİŞELİ BEKLEYİŞ BAŞLADI.


**

www.timeturk.com


STRATFOR: “HALK DEĞİL, ORDU DARBE YAPTI”


Gölge CIA olarak bilinen Stratfor, ordunun Mısır'da darbe yaptığını iddia
etti.


Gölge CIA olarak bilinen Stratfor, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in istifasının ardından bir analiz yayımladı. Stratfor'a göre Mısır'da, ordu Mübarek'e darbe gerçekleştirdi ve yönetime el koydu. Analize göre Mısır'da yeniden 1952 modeline geri dönüldü.

Stratfor, "Mübarek İstifa Etti, Yönetim Orduda" başlıklı yazısında şu değerlendirmeyi yaptı.


“Başkan Yardımcısı Ömer Süleyman'ın açıklaması, Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Tantavi liderliğinde ordunun bir darbe gerçekleştirdiğinin en açık göstergesi oldu. Süleyman'ın ordu önderliğindeki hükümetin başı olarak kalıp kalmayacağı henüz net değil. Mısır, devletin ordunun üst düzey subaylarının oluşturduğu bir konsey tarafından yönetildiği 1952 modeline geri dönüyor.




ORDU İKTİDARI PAYLAŞACAK MI?


Buradaki esas soru, ordu yöneticilerinin iktidarı sivillerle ne kadar paylaşmak istediği.


Bir noktadan sonra muhalefetin coşkusu sona erecek ve seçim talepleri dile getirilmeye başlanacak. Ayaklanmanın sona erdirilmesi konusunda orduyu destekleyen ABD, stratejik olarak Mısır'ın daha çoğulcu bir sisteme yönelmesini istiyor.


Ordunun seçimleri planlandığı gibi Eylül'de yapılacağı yönündeki taahhüdünü tutup tutmayacağını zaman gösterecek. Ancak seçimler yapılsa bile, ordunun başta Müslüman Kardeşler olmak üzere muhalif güçleri kontrol altında tutacak siyasi araçlarının olması gerekiyor.


Ulusal Demokrat Parti'nin (NDP) kaderi de bu soruda yatıyor. NDP olmadan rejim fiilen çökecek ve ordu da ülke yönetiminde daha fazla zorlukla karşı karşıya kalabilecek.


Askeri konsey, geçici hükümet olarak görev yaparken, NDP'yi mümkün olduğunca koruyarak, muhalif unsurların geçiş dönemine katılımını sağlamaya çalışacak.


Demokratik bir yönetim kurarken, otorite sağlamaya çalışmak ordunun önündeki en büyük sorun olarak duruyor. Ordu, rejim değişimini engellemeye çalışırken, olası anayasal krizlerle de mücadele etmek zorunda kalacak."


www.timeturk.com - 11 Şubat 2011 Cuma - 22.56

11 Şubat 2011 Cuma

ARSA OFİSİ GİBİ ÇALIŞTIK..!

 

Trabzon’un en hayatı yatırımlarına en hayati desteği İl Genel Meclisi verdi.



Trabzon İl Genel Meclisi Başkanı Haydar Revi Trabzon’un iş, sanat, kültür, eğitim, istihdam, spor, sağlık alanlarında yatırım alması için mülkiyetlerine ait bir çok arsa ve binayı devir suretiyle tahsis edip, Trabzon’un geleceğine yatırım yaptıklarını belirtti.



Trabzon il Genel Meclisi Başkanı Haydar Revi, İl Genel Meclisi’nin Trabzon’un ihtiyaçlarını karşılayacak, yatırıma dönük istihdamı artıracak her türlü projesine en büyük desteği veren kurum olduğunu belirtti. Revi, meclisin sanat, kültür, eğitim, sağlık, spor ve turizm yatırımlarında özellikle yatırımcılara arsa tahsisi konusunda son derece cömert davrandığını belirterek; “Muhafazakar bir yapı ile elimizdeki taşınmazmallar bizde kalsın, Trabzon yatırım almasın, mantığında hiç olmadık” dedi.


Revi, gerek arsa ve bina tahsisleri ile Trabzon’un adeta arsa ofisi olduklarını da belirten Revi; “Bundan dolayı da Trabzon’a yaptıklarımız için gurur duyuyoruz” dedi.



TAŞIN ALTINDA ELİMİZ VAR


Revi, arsası kıt imkânları az olan Trabzon’a gelecek olan yatırımların önünün açılması için gerek atıl gerekse kullanımda olan bina ve arsalarını tahsise devam edeceklerini belirtti. Yıldızlı otel ihaleleri ile ortaya çıkardıkları arsalarına yenilerini de ilave edeceklerini belirten Revi; “Bu konuda taşın altına elimizi bütün meclis olarak sokuyoruz. Sokmaya da devam edeceğiz “ şeklinde konuştu.


KİMSEYE ÖN YARGILI DEĞİLİZ


Meclis Başkanı Haydar Revi, kamu çıkarlarını ve kurumun haklarını korumada yasa ve yönetmenlikler çerçevesinde hareket ettiklerini alınması gereken rizikoları da aldıklarını belirterek, özellikle eğitim ve adli tıp merkezine tahsis ettikleri arsaların bu anlamda Trabzon için hayati önem taşıdığını belirtti.

Revi, 2011 gençlik oyunları için 5 bin kişilik kapalı spor salonuna tahsis edilen arsanın ise Trabzon özelinde bir ilk olduğunu da vurguladı. Hiçbir kuruma, kişiye ön yargılı olmadıklarını ifade eden Revi, Otel arsası ihalesi ile ilgili olarak da kılı kırk yardıklarını belirtti.


İşte İl Genel Meclisi kararı ile Trabzonlunun hizmetine verilenler


-ADLİ TIP KURUMUNA ARSA
-HAYRİ GÜR KAPALI SPOR SALONU YAPIMINA ARSA
-MEMİŞAĞA KONAĞININ ÇAY KURA TAHSİSİ
-VALİ KONAĞININ SANAT EVİNE TAHSİSİ
-YEREL AFET MÜDAHALE VE LOJİSTİK MERKEZİ TAHSİSİ
-KIZILAY KAN MERKEZİ ARSA TAHSİSİ
- OTİSİTK ÇOCUKLAR MERKEZİ ARSA TAHSİSİ
-SÜLEYMAN HACIYAKUPOĞLU KONAĞI KAMULAŞTIRILMASI
-ALACAHAN’IN KAMULAŞTIRILMASI
-GAZETECİLERE HİZMET BİNASI TAHSİSİ
-SADRİ ŞENER İDARİ BİNASI TAHSİSİ
-OTEL ARSASI TAHSİSİ
-VAKIF ÜNİVERSİTESİNE BİNA TAHSİSİ


HABER- FOTO: Erdoğan TAFLAN – 11.02.2011

VALİ KIZILCIK: “İSTİHDAM SAĞLAYANA DESTEĞE HAZIRIZ”


Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, yeni seçilen Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Trabzon Şube Başkanı M. Hanefi Mahitapoğlu ve yönetim kurulunu makamında kabul etti.


1980’li yılların sonunda dünyada yaşanan gelişmeler sonucunda devlet olarak ekonomik faaliyetlerin özel sektör tarafından yapılmasının benimsendiğini ifade eden Vali Kızılcık, istihdamın arttırılması yönünde çalışma yapacak herkesin yanında olacağını belirtti.

Özel sektörün dünya ile rekabet edebilmesi için İnovasyon ve ARGE çalışmalarına önem vermesi gerektiğini kaydeden Vali Kızılcık, “Sizlerin işlerinizi daha da büyütmeniz, yeni yatırımlar yaparak dünyada daha rekabetçi olabilmeniz ve bir tane daha insanımıza iş imkanı sağlamanız için sonuna kadar destekçiniziz. Trabzon’umuzun önü açmak için daha çok çalışmanızı da tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu.

Vali Kızılcık, ülkemizin en büyük hedefinin işsizlik oranını yüzde 12’ lerden daha aşağılara çekmek olduğunu sözlerine ekledi.

MÜSİAD Trabzon Şubesi olarak Vali Kızılcık’ın şehre karşı duruşu ve yaklaşımından memnun olduklarını belirten Başka Mahitapoğlu ise,

“MÜSİAD istihdamın ve iş orlanaklarının arttırılması için çalışma yapan bir sivil toplum kuruluşudur. 60’a yakın üyemiz bulunuyor. Ve bu üyelerimizin çalıştırdığı personel sayısı 2 bin 500 civarındadır.

Üyelerimizin çalışma alanları inşaat, sanayi, turizm vb sektörlerde yaygın çalışmaları bulunmaktadır. MÜSİAD olarak gerçekleştirdiğimiz bazı çalışmalar var. Biz bu çalışmalarda sizden yardım bekliyoruz. Sizin şehrimize karşı duruşunuz ve yaklaşımınız bizi bir hayli memnun ediyor” dedi.

Konuşmaların ardından Başkan Mahitapoğlu, Vali Kızılcık’a MÜSİAD’ın çalışmalarının yer aldığı bir kitap takdim etti. (V.B- 11.02.2011)

HAVADA DEHŞET’TEN MUCİZE KURTULUŞ!


14 Ağustos’ta meydana gelen gerçek bir THY olayı ve mucize kurtuluş gizli tutulmuş.‏


11 Şubat 2011 - 10.34 tarihinde Ersan BAŞAR yazdı:


GERÇEK BİR OLAY

196 yolcusuyla 14 Ağustos'ta İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Nijerya'nın başkenti Lagos'a gitmek için havalanan Türk Hava Yolları'nın TK1123 sefer sayılı Airbus 310-300 tipi uçağı, Nijerya hava sahasında rotasında ilerlerken saat 22.00’de uçağın navigasyon ve haberleşme sistemlerinin bir anda devre dışı kalmasıyla büyük tehlike atlatmıştı. Pilotun, sahil şeridinden ilerleyerek havalimanı aradığı ve sonunda Togo'nun başkentindeki Lome Havalimanı'na indiği açıklanmıştı. İşte bu olayın arkasından film gibi bir kurtuluş öyküsü çıktı. O anda havada olan ve THY pilotuna iniş için telsizden yardım eden Kenya Havayolları pilotu Salim Verjee, yaşananları tüm ayrıntılarıyla ‘The Aviation Herald’ sitesine anlattı. İşte Hollywood filmlerine taş çıkaracak kurtuluş öyküsü:


30 dakikalık yakıt var


Tüm göstergeleri arızalı olduğu için bakarak inecek havalimanı arayan THY pilotu bu sırada inmesi gereken Lagos pistinden çok uzaklaşmıştı. Yakıtı da giderek tükeniyordu. Bölgede Benin, Togo ya da Gana'daki pistlerin kuleleriyle telsiz teması kurmaya çalıştı ama başaramadı. Sonunda çevredeki diğer uçaklardan yardım isteme yolunu seçti. Mısır Havayollarına ait bir uçağın pilotu, THY'nin 130.90 VHF bandından yaptığı çağrıyı duydu.


THY: Göstergelerim çalışmıyor. Konumumu bilmiyorum. İniş yapacak pist arıyorum.


Mısırlı pilot: 10 bin feet'teyim ışıklarımı yakıyorum. Beni görürsen haber ver.


THY: Görmüyorum


Bu konuşmayı duyan Kenya Havayolları'nın Salim Verjee adlı pilotu, THY ile temas kurdu. Kenyalı pilot o anda hissettikleri için, 'Türk pilota yardım etmezsem hiç şansı olmadığını biliyordum. Ama yanlış yönlendirip felakete yol açmaktan da çok korkuyordum' ifadesini kullanıyor. İşte telsiz konuşmaları:


Kenyalı pilot: Seni görüyorum. Benin dolayında seyrediyorsun. Pusulanı kullanarak kuzeye dön. Denizi takip et şehir ışıklarını göreceksin.


THY: Sadece 30 dakikalık yakıtım kaldı.


İşte Kenyalı pilotla THY pilotu arasındaki tüyler ürperten telsiz konuşmaları
Gemilerden uzaklaş üzerlerine düşme


Heyecan dolu 20 dakika içerisinde Kenyalı pilot Gana'daki Accra Havaalanı kulesiyle temasa geçti. Ancak THY pilotu Accra telsizine ulaşamıyordu.


Kenyalı pilot: Accra kule, pistin kenarındaki fişekleri ateşleyin. Işıklarınızı yakıp söndürün. THY pistinizi göremiyor.


Accra Kule: Çok iyi fikir.


Kenyalı Pilot: THY, Gana kuleyle temasa geçtim. Accra'dan fişek atacaklar. Pisti görmeniz için de ışıklar yanıp sönecek.


THY: Evet, evet çok iyi fikir. Accra ne olur bize yardım edin!


Kenyalı pilot: 10 dakikalık yakıtın kaldı. Gemilerin yanından uzaklaş. Yakıtın bitip üzerlerine düşeyim deme.


THY: Anlaşıldı.


Saat 22.40’ta, yani uçağın yakıtının bitmesine sadece dakikalar kala 196 yolcu taşıyan THY pilotu telsizle yeniden Kenya uçağıyla temas kurdu.


THY: Işıkları gördüm!


Kenyalı pilot: Accra, pisti boşaltın THY acil iniş yapacak.


Accra Kule: 21 ve 3 numaralı pisti açtık hangisine isterse inebilir.


Ve Saat 22.42...


Kenyalı pilot: THY indin mi?


THY: EVET!


Nereye indiklerini bile bilemediler


Kenyalı pilot o anda yaşadıklarını ise şu sözlerle anlatıyor: 'Evet sesini duyduğumuz anda benim ve yardımcı pilotumun neler hissettiğini hayal bile edemezsiniz. O anki hislerimi sonsuza dek unutamam. Açıklanamayacak bir mutluluktu.'


Kenyalı pilot hemen ardından Accra ile temas kurdu. Ancak Accra'dan gelen yanıt şok ediciydi.


Accra Kule: Ne inmesi. Buraya kimse inmedi!


Birkaç dakika sonra durum anlaşıldı. Accra Kule yeniden Kenyalı pilotla temas kurdu:


Accra: Ne olduğunu anladık. Lome Havalimanı'nın ışıklarını görüp oraya inmeye karar vermişler. Bir sorun yok.


Kenya uçağının pilot kabininde o anda bir kahkaha patladı. Oysaki THY pilotları nereye indiklerinin bile farkında değillerdi. Ancak saatler 22.42’yi gösterirken yakıtlarının bitmesine ramak kala hem uçağı hem de taşıdıkları 196 yolcuyu kurtarmayı başardılar.


(NOT: Coşkun ERUZ- TEMA Vakfı Trabzon Temsilcisi tarafından gönderilmiştir.)

Trabzon Akçaabat’a bağlı Doğanköy Beldesinde dün gece ani bastıran kar nedeniyle ana ve mahalle yolları bir süre ulaşıma kapandı.


11.02.2011 Cuma Günü Trabzon dâhilinde olduğu gibi Akçaabat’a bağlı Doğanköy(Mucura) Beldesinde de dün gece aniden yağan 20 cm.lik kar nedeniyle halk, zor anlar yaşadı. Sabah altı (06.00) civarında iyice etkisini arttıran karla beraber Akçaabat-Düzköy Karayolu Saat dokuz (09.00)’a kadar kapandı. Mahalle yolları ise açılmayı bekliyor. Elektriklerin de kesilmesiyle Doğanköy Beldesi sessizliğe büründü. Kar nedeniyle çok güzel manzaralar oluştu.

Doğanköy Beldesi’nde Merkezde kar yağışı nedeniyle Akçaabat-Düzköy Karayolu Doğanköy Hekimli Rampası araçlara geçit vermediğinden çok sayıda araç belde merkezinde üç saate yakın beklemek zorunda kaldı. Trabzon Karayolları 10. Bölge Müdürlüğü’nden gelen iş makinelerinin saat 09.00’ da karayolunu taraması ile ulaşım normale döndü.



Ayrıca önceki gece vefat eden ve dün Doğanköy’de defnedilen 102 yaşındaki Fatma (Sebetçi) Nine’nin bugün 1. Sabah Kur’anı, mezarı başında yoğun kar yağışı altında okundu.



Kar yağışı nedeniyle beyaz bir örtüye bürünen Doğanköy Beldesinde duruma en çok çocuklar sevindi. Çocuklar bol bol kartopu oynayarak, karın tadını çıkardılar. Ancak gece, havanın ayaz yapması nedeniyle don olmasından endişe edilmektedir.


HABER-FOTO: Soner TUTKUN-11.02.2011
 

KAR, KÖY YOLLARINI KAPATTI


Doğu Karadeniz Bölgesi’nde etkili olan kar yağışı sonrasında Trabzon’da 294 köy yolu ulaşıma kapandı.



Trabzon Valiliğinden yapılan açıklamaya göre; Trabzon İlinde kapanan 3 bin 902 kilometrelik yolun açılması için 54 ekip, 36 greyder, 17 lastik yükleyici, 1 dozer, 1 kar aracı bıçaklı ve 19 kamyon ile çalışmalarını sürdürüyor.


Kar yağışı nedeniyle kapalı köy yollarının ilçelere göre dağılımı şöyle: Merkez 15, Akçaabat 30, Araklı 15, Arsin 8, Beşikdüzü 20, Çarşıbaşı 15, Çaykara 26, Dernekpazarı 3, Düzköy 6, Hayrat 18, Köprübaşı 4, Maçka 44, Of 25, Sürmene 7, Şalpazarı 23, Tonya 15, Vakfıkebir 15, Yomra 5.


Öte yandan bugüne kadar yapılan kar mücadelesi sonucunda 219 köy yolu ulaşıma açıldı. (V.B - 11.02.2011)


FOTO : Soner TUTKUN - 11.02.2011

10 Şubat 2011 Perşembe


Trabzon’un asırlık çınarlarından Akçaabat Doğanköy’lü 102 yaşındaki Fatime (Sebetçi) Nine; dün gece Hakk’ın rahmetine kavuştu.



Asırlık Fatime Nine, bugün (10.02.2011 Perşembe) öğle üzeri Doğanköy Beldesi’nde kılınan cenaze namazından sonra dualarla toprağa verildi.



Trabzon Akçaabat’a bağlı Doğanköy Beldesi’nin asırlık çınarlarından 102 yaşındaki Fatime Nine, dün gece Hakk’ın rahmetine kavuştuğundan cenazesi bugün (10.02.2011 Perşembe Günü) öğle namazını müteakiben Doğanköy Beldesi Halilulrahman Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra aynı yerdeki kabristanlığa defnedildi.



Cenaze namazını Doğanköy Merkez Camii İmamı Mustafa Şengül hoca kıldırdı.


Merhum Fatime Nine, 02.01.2011 tarihinde beyin kanaması geçirmesi üzerine Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmış ve uzun süre tedavi görmüştü. Durumunda iyileşme görülmeyen Fatime Nine, 6 gün önce taburcu edilerek, evine gönderilmişti.


Merhum Fatime Nine, Doğanköy Beldesi’nde Hüseyin Çavuş’un Ahmet (Tutkun)’in kızı ve merhum (Temel Çavuş’un) Osman Sebetçi’nin eşi, bekçi Hayri ve Muzaffer Sebetçi'nin anneleridir.


102 yaşında hayata veda eden merhum Fatime Nine, yaylaları çok sevdiğinden "Çadırlı Nene" olarak anılıyordu. Merhume Fatime Nine, 8 çocuk annesiydi.

Merhume Fatime Nine'ye Allah'tan rahmet, geride kalan gözü yaşlı yakınlarına sabırlar dileriz.


HABER ve FOTOĞRAF: Muhammet YAVRUOĞLU

“FİLİSTİN; FİLİSTİNLİLERİN OLACAK”


Filistin’in Türkiye Büyükelçisi Nabil Marouf, Trabzon İl Genel Meclisi Başkanı Haydar Revi’yi ziyaret etti.


Revi, “Filistin’in haklı mücadelesi için her platformda desteğe hazırız” dedi. Büyükelçi Marouf Filistin Filistinlilerin olacağı güne kadar mücadele edeceklerini belirtti.

Birkaç günden bu yana Trabzon’da bulunan Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nabil Marouf, Trabzon İl Genel Meclisi Başkanı Haydar Revi’yi ziyaret etti.
Trabzon’da düzenlemeyi planladıkları Filistin Haftası için Trabzon’un bütün dinamiklerini harekete geçirmeyi düşünen Filistin’in Ankara Büyükelçiliği, Trabzon’da her kapıyı çalarak, Filistin'in haklı mücadelesini anlatacaklarını belirtti.

Büyükelçi Marouf’un İl Genel Meclisini ziyaretinde meclis başkanı Haydar Revi, Trabzon’da daha çok Filistinli öğrencinin gerek orta öğrenim ve gerekse de yüksek öğrenim görebilmesi için üzerlerine düşeni yapacaklarını, burs ve yurt imkânı sağlayabileceklerini belirtti. Meclisin top yekün Filistin davasına sahip çıktığını belirten Revi, büyükelçi Marouf’a, “Bilin ki biz de Filistinliyiz“ dedi.

Filistin Büyükelçisi Marouf Filistin'in haklı mücadelesinin yanında yer alan Türkiye’nin ve Türk halkının ve özellikle Trabzonluların manevi desteğinin kendileri için çok büyük bir moral kaynağı olduğunu belirtti.

İl Genel Meclisinde Filistin’deki her İsrail'in katliamlarına karşı takınılan tavrı taktirle takip ettiklerini de belirten Marouf; “Bu açıdan Trabzon İl Genel Meclisi'ni bizim için kardeş bir kurum, bizden biri olarak görüyoruz, Filistinliler olarak algılıyoruz” dedi…

HABER-FOTO: Erdoğan TAFLAN

9 Şubat 2011 Çarşamba

OSMANLI TÜRKÇESİ ve İNGİLİZCE KURSU AÇILIYOR


İLESAM ile MEB Ankara Çankaya Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu İşbirliği ile ‘Tarihe Işık Tutmak’ için Osmanlı Türkçesi (OSMANLICA) ve ayrıca İngilizce Kursu; 19 Şubat 2011 Cumartesi günü başlıyor.






1986’da kurulan ve 25 yıldır kültür-sanat ve telif hakları alanında faaliyet gösteren, bugüne kadar yapmış olduğu çalışmalarla takdir toplayan İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği); Çankaya Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu İşbirliği ile Osmanlı Türkçesi (OSMANLICA) ve İngilizce kursu açıyor.


Dersler; başvurular alındıktan sonra 19 Şubat 2011 Cumartesi günü başlayacak ve İLESAM’ın Kızılay’da bulunan Genel Merkez binasında verilecek. Kurs sonunda kursiyerlere sertifika takdim edilecek.


‘Osmanlı Türk-İslam Cihan Devleti’ Arşivlerinin en doğru ve en pratik şekilde insanlığın hizmetine sunulabilmesi ve Tarihe Işık Tutulabilmesi için çağımızda en çok ihtiyaç duyulan ve zaman ilerledikçe de ihtiyaç duyulacak olan OSMANLI TÜRKÇESİ (Osmanlıca) KURSU’na, meraklı herkesin hem manevi ve hem de maddi kazanç açısından katılması tavsiye edilmektedir.



Bir Japon, bir ABD’li veya başka ülkelerden bazı kişilerin özellikle Osmanlıca yazı dilini kolayca öğrendikleri dikkate alınınca, Osmanlıca’yı öğrenmek; her Türk vatandaşı için bir amaç olmalıdır.


BAŞVURULAR

9-17 Şubat arası

Dersler, alanında uzman öğretim üyeleri öncülüğünde yapılacak.


İngilizce

ve

Osmanlı Türkçesi Kursu

BİLGİ ALMAK İÇİN:

İLESAM
Adres: İzmir 1.Cad. No: 33/16 Aydın Apartmanı, Kat:4 Kızılay / ANKARA
Tel     : 0 312 419 49 38
E-Posta: ilesam@ilesam.org.tr


TRABZON HABER AJANSI - 09.01.2011

GÖRELE; 13 ŞUBAT ‘KURTULUŞ GÜNÜ’NE HAZIRLANIYOR


Görele; 13 Şubat’taki 93. Kurtuluş Günü Etkinlikleri’ne hazırlanıyor.



Görele; Giresun’a bağlı yeşil ve şipşirin bir ilçe.. Karadeniz ile kucak kucağa, sıcak kanlı insanların yaşadığı bir kent. 1881 yılında belediye teşkilatı kurulan Doğu Karadeniz Bölgesinin ilk yerleşim merkezlerindendir.



13 Şubat tarihi Görele için çok büyük anlamlarla yüklü. Bundan 93 yıl önce işgalci düşmana geçit vermeyen ve düşmanı yardıma koşan kuvvetlerle Harşit Çayı’nın ötesine geçirmeyen ilçelerin başında geliyor. Bu yıl 13 Şubat 2011 ‘de bir kutlama programı doğrultusunda Düşman işgalinden kurtuluşunun 93. Yıl dönümü bir takım etkinliklerle kutlanacak.



İlçe Kaymakamı Aykut Pekmez ile Görele Belediye başkanı Ertuğrul Melikoğlu, kalk ile el ele vermiş 93. Kurtuluş etkinliklerine harıl harıl hazırlanıyorlar.


Kutlama programının yanında tanınmış Araştırmacı Yazarlardan Mustafa Yazıcı’dan Kitap Tanıtım Sergisi ve Akçaabatlı Ressamlardan ise Yağlı Boya Resim Sergisi Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi'nde ve Türkiye'nin tanınmış Karikatüristlerden Harun Yavruoğlu tarafından Görele Öğretmenevi Sergi Salonunda Karikatür Sergisi açılacak.


Ve Görele Kaymakamı ve Belediye Başkanı bastırdıkları bir davetiye ile misafirleri kurtuluş etkinliklerine davet ediyorlar: 


“İlçemizin düşman işgalinden kurtuluşunun 93. Yıldönümü etkinliklerinde sizleri de aramızda görmekten onur duyarız” diyorlar.


Planlanan 93. Yıl 13 Şubat Kurtuluş Günü Etkinlikleri Programı:


13 Şubat 2011 Pazar Günü


08.00 - Üç Para top atışı


09.00 – Çelenk sunma programı


09.15 – Şehitliğe Ziyaret


09.45 – Garnizon Komutanlığına Ziyaret


10.00 – Kaymakamlık Makamında Tebriklerin kabulü


10.25 – *Hürriyet’i Temsil eden Kızın, Mücahitler tarafından kurtarılışı
            *Cumhuriyet Meydanında törenlerin başlaması
            *Belediye Başkanının konuşması
            *Misafir Konuşmacılar
            *Halk Oyunları Ekiplerinin gösterileri
            *Mehteran Ekibinin gösterileri


13.00 – Resim Sergisi(Akçaabatlı Ressamlar) ve Kitap Sergisi(Mustafa Yazıcı)
            Yer: Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi

            Karikatür Sergisi(Karikatürist Harun Yavruoğlu)
            Yer: Öğretmenevi Sergi Salonu


18.30 – Geçit Töreni


19.30 – *Fener Alayı
            *Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi'nde Halk Müziği Konserleri

TRABZON’DA DEV ORKİNOS!

Dev Orkinos Balığı Tezgâha Sığmayınca Kaldırımda Parçalayıp Satışa Sunuldu.



Akdeniz sularında avlanan dev Orkinos Balığı Trabzon'da satışa çıkarıldı.
Balıkçı tezgâhına sığmayan yaklaşık 2 metre uzunluğunda 160 Kg ağırlığındaki Orkinos Balığının iskeleti bile meraklı vatandaşların ilgi odağı oldu.


Trabzon'da bir balıkçı tarafından Trabzon’a getirilen Orkinos Balığı tezgâha sığmayınca kaldırımda parçalanarak tüketiciye satıldı. Kilosu 35 TL’den satışa sunulan balığa özellikle lüks lokantalar talipli olurken, bazı meraklı vatandaşlar, cep telefonları ile balığın fotoğrafını çektiler.


Balıktan geriye kalan iskeleti bile vatandaşların uzun süre ilgisini çekmeye devam etti.

8 Şubat 2011 Salı

VALİ KIZILCIK: ‘KIZILAY ÜLKEMİZİN YÜZ AKIDIR’


Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Türk Kızılayı’nın 2010 yılı kurban bağışı kampanyasına katkı verenlere düzenlenen plaket törenine katıldı.



Programa Vali Kızılcık’ın yanı sıra Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, Filistin Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf, Bosna Hersek Büyükelçiliği Müsteşarı Dr. Sabit Subasic ve çok sayıda davetli katıldı.


Sivil toplum kuruluşlarının sosyal sorumluluk kapsamında önemli çalışmalar yaptığını kaydeden Vali Kızılcık, “Sivil toplum kuruluşu anlayışı bizim medeniyetimizin temel taşlarından birisidir. Türk toplumu olarak biz ‘komşusu açken tok yatan bizden değildir’ düsturundan hareket eden bir toplumuz. Sivil toplum kuruluşları toplumda dezavantajlı kesimlerin geleceğe daha mutlu ve daha ümitkar bakabilmeleri açısından önemli bir fonksiyon görüyor. Modern dünyamızda devlet ve özel şirketlerin sosyal sorumluluğa çok büyük önem verdiğini görmekteyiz” şeklinde konuştu.


Kurban bağışlarının yarısının bu senede dost ve kardeş ülke Pakistan’a bağışlanacağının altını çizen Kızılay Genel Başkanı Küçükali ise, “Kızılay olarak biz yardımın büyüğü ve küçüğü olmayacağını düşünüyoruz. Dost ve kardeş ülke Pakistan’ın tüm acılarını paylaşıyoruz. Bu senede bağışlanan kurbanın yarısını Pakistan’a göndereceğiz” dedi.


Filistin Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf da, yaptığı konuşmada siyasi ve ekonomik olarak kendilerine destek olan Türkiye’ye teşekkür etti.


Konuşmaların ardından Kızılay’a destek verenlere plaket verildi. (V.B - 08.02.2011)

7 Şubat 2011 Pazartesi

KARADENİZLİ EV HANIMLARI; HEDİYELİK SÜS EŞYASI ÜRETİYOR


Karadenizli ev hanımları "Mum İçinde Trabzon Tarihi” projesi kapsamında turizmdeki hediyelik süs eşyası sektörüne yeni ürünler kazandırarak, üretici oluyorlar.



Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Trabzon Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nca Avrupa Birliği Kadın İstihdamının Desteklenmesi Hibe Programı çerçevesinde hazırlanan "Mum İçinde Trabzon Tarihi" projesini gerçekleştiren ev hanımlarını ziyaret ederek gelişmeler hakkında bilgi aldı.


30 ev hanımının katıldığı projeyi inceleyen Vali Kızılcık’a Trabzon Vali Yardımcısı Mahmut Halal ve Trabzon Sosyal Hizmetler İl Müdürü Selim Çelenk eşlik etti.


Karadeniz kadının girişken bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Vali Kızılcık, "Mum İçinde Trabzon Tarihi” projesinin burada kalmayacağını ve Karadeniz kadının işkadını olarak ortaya çıkacağını düşündüğünü söyledi.



Projenin amacının kadınların sosyalleşmesini ve meslek sahibi olabilmelerini sağlamak olduğunun altını çizen Vali Kızılcık,


“Bu projede asıl amacımız sizin hem sosyalleşmenizin sağlanması hem de bir meslek sahibi olmanızı sağlamaktı. Bu konuda önemli bir aşama kaydettiğimizi görmüş olduk. Kazandığınız bu meslekle kendinize ekonomik bir kazanç elde edeceksiniz ve kendinize olan güveninizde artacak” ifadelerine yer verdi.


"Mum İçinde Trabzon Tarihi" projesinde seçilen alanın nadir seçilen bir sanat dalı olduğunu belirten Vali Kızılcık, konuşmasına şöyle devam etti:


“Bu da sizin bu projede daha etkili olmanızı sağlayacak. 2011 Olimpiyatlarında da katılımcıların akıllarında kalan objelerden biri de bu emekleriniz olacaktır. Hem tarihi ve kültürel özelliklerimizi daha iyi tanıtacağız hem de bundan gelir elde edeceğiz. Bu projeye katılmanız ve bu projede gerçekleştirdiğiniz performanstan ötürü sizleri tebrik ediyorum. Karadeniz hanımları girişken bir yapıya sahiptir. Ben eminim ki bu proje burada kalmayacak. KOSGEB ve diğer birimlerden sağlayacağınız desteklerle bu ve benzeri ürünlerin satıldığı mekânların açılacağını düşünüyorum.”


"Mum İçinde Trabzon Tarihi” projesine katılan ev hanımları proje ile kendilerine olan güvenlerinin arttığını kaydettiler.


Proje eğitiminin ardından ev hanımlarına pazarlama konusunda eğitim verileceği kaydedildi.

Öte yandan Trabzon Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nca hazırlanan projenin maliyeti 97.500 Euro olup bunun yüzde 90'ı Avrupa Birliği Hibe Programından karşılanacak, yüzde 10'luk kısmı ise vakıf tarafından finanse edilecek. Projeyi; yeni üretim ilişkileri içerisinde yer alamayan ve mesleki beceri açısından dezavantajlı olan 19-39 yaş arası kadınlar başta olmak üzere, kentin diğer sosyo-ekonomik düzeyi düşük mahallelerinde yaşayan 30 işsiz kadın yürütüyor.

Proje kapsamında çalışan 30 kadın, Trabzon’un tarihi, turistlik yerlerinden olan Sümela Manastırı, Atatürk Köşkü, Ayasofya Müzesi’ni mum olarak yapıyor ve turizmdeki hediyelik eşya sektörüne kazandırıyor.


Programın ardından Vali Kızılcık da, Atatürk Köşkü’nün mum kalıbını kendi elleriyle döktü. (V.B.) - 07.02.2011

AKÇAABAT’IN 93. KURTULUŞ YILDÖNÜMÜNDE DÜZENLENEN YARIŞMA SONUÇLANDI


Akçaabat’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 93. yıldönümü nedeniyle düzenlenen yarışma sonuçlandı.

Akçaabat Belediyesince, ilçenin düşman işgalinden kurtuluşunun 93. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen “işgal, muhacirlik ve kurtuluş “ konulu resim ve hikaye yarışması sonuçlandı.


Belediye Basın-Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğünden yapılan açıklamada, ilçenin düşman işgalinden kurtuluşunun 93. Yıldönümü nedeniyle düzenlenen ve “işgal, muhacirlik ve kurtuluş” konulu resim ve hikâye yarışmasında dereceye girenlerin belirlendiği belirtildi.



İlköğretim okulu öğrencilere yönelik düzenlenen resim yarışmasında; Tuğrul Kalaycı’ın birinci, Miraç Taha Derman'ın ikinci, Yasemin Yılmaz’ın üçüncü olduğu ifade edildi.



Lise öğrencilerine yönelik resim yarışmasında ise; Demet Akbaş'ın birinciliği, Ünsal Eren Yılmaz'ın ikinciliği, Kübra Bayrakdar’ın üçüncülüğü elde ettiği bildirildi.


Serbest hikâye yarışmasında; M. Hakan Alşan’ın birinci, Mustafa İleli'nin ikinci, Şule Yücel Karama’nın üçüncü olduğu belirtildi.


Açıklamada, dereceye girenlere ödüllerinin, Akçaabat'ın kurtuluşunun 93. yıl dönümünün kutlanacağı 17 Şubatta düzenlenecek törende verileceği bildirildi.


www.akcaabathaber.com - 07 Şubat 2011 Pazartesi

İLESAM ve AKÇAĞ YAYINEVİ’NCE DÜZENLENEN ROMAN, HİKÂYE ve ŞİİR YARIŞMALARI SONUÇLANDI


Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) ile AKÇAĞ Yayınevi’nin ortaklaşa düzenledikleri Roman-Hikâye ve Şiir Yarışması-2010 yarışmaları sonuçlandı.


YARIŞMADA GÖREV ALAN JÜRİ ÜYELERİ: Mehmet Nuri PARMAKSIZ, Ahmet Hikmet ÜNALMIŞ, Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY, Prof. Dr. Nurullah ÇETİN, Prof. Dr. Özkul ÇOBANOĞLU, Doç. Dr. Mehmet ÖNAL, İlter YEŞİLAY, Arif BÜK, Pehlivan UZUN, Ziya DEMİREL’den oluştu.


Roman-Hikâye ve Şiir Yarışması-2010 Değerlendirme Sonuçları www.ilesam.org.tr Sitesinde yayınlanmıştır.


Jüri değerlendirmelerine göre; Roman-Hikâye ve Şiir Yarışması-2010 Değerlendirme Sonuçları şu şekildedir.


ROMAN DOSYASI:

1.Hüzeyme Yeşim KOÇAK (Rumuz: Nergisli Günler)
2.Sevilay UZTUTAN (Rumuz: Mor Yakut)
3.Seyyid IRMAK (Rumuz: Kevseri)
 
Jüri Teşvik Ödülleri:

Dr. Ahmet ÇEVİK (Rumuz: Çiğdem Çiçeği)
Gülşen GAZEL (Rumuz: Ayine)
Çelebi ÖZTÜRK (Rumuz: Bahadır Karakoyunlu)


***
HİKÂYE DOSYASI:

1. Tarık TORUN (Rumuz: Güneşi Tut Kaçmasın)
2. Ramazan YILMAZ (Rumuz: Sabır)
3. Ahmet Ünal ÇAM (Rumuz:40Ambar)

Jüri Teşvik Ödülleri:

Ayşe Yasemin YÜKSEL (Rumuz: Acemi Demirci)
Bülent AĞCABAY (Rumuz: Önce Vatan)
Adil AKKOYUNLU (Rumuz: Hilal)


***
ŞİİR DOSYASI:

1. Mehmet ÇEVİK (Rumuz: Aprınçor Tigin)
2. Nuray ALPER (Rumuz: Zühre)
3. Serdar ÖNCÜL (Rumuz: Aruzkolik)

Jüri Teşvik Ödülleri:

Mehmet Şamil BAŞ (Rumuz: Beduh)
Osman ÖCAL (Rumuz: Aktoprak)
Şevki DİNÇAL (Rumuz: Hayat)


Not: Roman-Hikâye ve Şiir Dosyasında 1. 2. ve 3. olan Kitap Dosyaları Akçağ Yayınevi tarafından yayınlanacaktır.


Jüri Teşvik Ödülleri, şartname ve sözleşmede olmayıp jüri tarafından teşvik maksadıyla belirlenmiştir. Kitap olarak yayınlanması Akçağ ve tüm yayınevlerinin talebine bağlıdır.


Yarışmanın ödül töreni 25 Mart-3 Nisan tarihleri arasında yapılacak 5. Ankara Kitap Fuarı içinde yapılacaktır.

KANUNİ’YE VE HÜRREM’E CEVAP HAKKI DOĞDU…


Salim AKDÜZ
ayduz@fstc.org.uk
(www.timeturk.com 05.02.2011)
Muhteşem Yüzyıl” isimli televizyon dizisinin, tabiri caizse beklenmedik bir anda ekranlarda boy göstermesi, adeta 1596 yılında Osmanlı ordusunun Haçova meydan muharebesinde karşılaştığı panik havasını hatırlattı bana.


 

Haçova Savaşı, 24–26 Ekim 1596 tarihleri arasında, Sultan III. Mehmed’in bizzat katıldığı bir seferde, Osmanlı ordusunun Avusturya (Nemçe) İmparatorluğu ve Erdel Krallığı kuvvetlerine karşı kazandığı bir zaferdir. Ancak Osmanlı tarihinde bu zafer, hiç beklenmedik bir bozgunun ve paniğin ardından kazanıldığı için ayrı bir öneme sahiptir.


 

Haçova Savaşı, 24–26 Ekim 1596 tarihleri arasında, Sultan III. Mehmed’in bizzat katıldığı bir seferde, Osmanlı ordusunun Avusturya (Nemçe) İmparatorluğu ve Erdel Krallığı kuvvetlerine karşı kazandığı bir zaferdir. Ancak Osmanlı tarihinde bu zafer, hiç beklenmedik bir bozgunun ve paniğin ardından kazanıldığı için ayrı bir öneme sahiptir.


 

Türk öncü kuvvetleri, Avusturya ordusuna ağır kayıplar verdirir. Ancak tüm hatlarıyla Osmanlı ordusunun merkezine yüklenen Avusturya ordusu, yeniçerileri şaşırtan ateş gücü ile Osmanlı kuvvetlerinde oldukça büyük kayıplara neden oldu. Sultan III. Mehmed'in otağına çekilmesi ve Sadrazam İbrahim Paşa'nın da padişaha ordunun geri çekilmesini telkini ile orduda genel bir bozgun havası esmeye başlar. Vaziyet, savaşın kaybedildiği yönünde iken ve bizzat Sultan geri çekilmeye hazırlanırken ortaya tabiri caizse bir kahraman çıkar: Hoca Sadeddin Efendi.

Aynı zamanda Sultanın hocası olan Sadeddin Efendi, Sultan Mehmed’in atının dizginlerini eline alır ve düşmana karşı dimdik, sabitkadem ayakta durmasını telkin ederek hezimetin zafere dönüşmesinde unutulmaz önemde ve tarihe geçen bir görevi üzerine alır.


Osmanlı tarihi çalışmalarının iyi pirim yaptığı bugünlerde, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan hakkında ortaya atılan iddialar ve görüntüler karşısında, Osmanlı muhibleri ve tarihçileri adeta şaşkınlık içindeler. Esasında gerek bu iki şahsiyet, gerekse diğer pek çok Osmanlı hanedan mensubu veya her türlü Osmanlı yöneticisi, mensubu hakkında şimdiye kadar çeşitli iddialar ortaya atılmış ve atılmaya devam etmektedir.

Hiç şüphesiz altı asır üç kıtada hâkimiyet süren bir devlet hakkında her türlü iddianın yazılması kaçınılmazdır. Bunların hemen pek çoğu ilmî gerçeklerden uzak olup, daha çok oryantalistlerin hayal gücünden kaynaklanmaktadır.

Haçlı Seferleri'nden bu yana kendilerine göre “Şark” olan İslam dünyasının zenginliği ve refahı hakkında hayaller kuran ve fanteziler üreten oryantalistlerin ortaya attığı uydurma senaryoların bugün filmlere konu olması, Avrupa itibariyle çok da yeni değildir. Ancak ülkemizde böyle bir şeyin uygulanmaya konması, tabi ki hayret vericidir. İngiltere’de Tudors adıyla yayınlanan dizinin kötü ve hatalı bir taklidi olan bizdeki söz konusu dizinin farklı bir tepkiyle karşılaşması, hiç şüphesiz her iki toplumun “tarih ve saygı” algılarının çok farklı olmasından kaynaklanmaktadır.


Osmanlı Sultanı Abdülmecit'in torunu Fethi Sami Bey'in kızı Leyla Sami Hanımefendi bu durumun ortaya çıktığı sözde kanuni dönemini konu edinen dizi için haklı olarak, "…sadece para için yapılmış, saçma ve ciddiye alınmaması gereken bir yapım…" olarak değerlendirdikten sonra sözlerine, dizinin cinsel içeriğinin ve tarihi hatalarının gelecek nesiller için büyük bir tehdit oluşturduğunu da eklemektedir.


 

Bu ve buna benzer dizi, film ve çalışmalarda hedef ne olursa olsun netice olarak izleyicilerin –ve özellikle gençlerin- akıllarında yanlış ve hatalı bir Osmanlı imajının oluşmaya başladığı bir gerçektir. Bu olumsuz imaj, özellikle Osmanlı ve tarihimiz ile ilgili hemen hiçbir bilgiye sahip olmayan insanlarda çok ciddi yıkıcı bir etki yapmaktadır. Bu tür konuların doğru bir şekilde ortaya konulup uzman kişilerce değerlendirilmesi gerekir.

Söz konusu dizinin ortaya çıkardığı panik havasının yoğun olduğu günlerde geniş izleyici kitlesine sahip bir televizyon kanalı, konuyu tartışmak ve hakikati göstermek üzere bir program yapmıştı. Söz konusu programa davet edilen kişilerden birisi bir turizm rehberi, diğeri de Osmanlı hanımları üzerine bir adet kitabı bulunan bir hanımefendiydi. Kuşkusuz, her ikisi de alanlarının belki uzmanıdır. Ancak böylesine hassas ve önemli bir konuda televizyonda konuşulacak kişilerin daha iyi seçilmesi gerekmez miydi?

Muhakkak her kesimden insanın doğruları ifade etme hakkı olmalıdır. Ancak Haçova’da olduğu gibi, Sultanın atının dizginlerini tutacak ve galibiyeti hazırlayacak bir yiğit öncülük etmelidir. Savaşın kaderini tayin eden mutfak erbabı ve artçılar sonradan geleceklerdir.

Öyleyse burada Hoca Sadeddin Efendi rolünü oynayacak yiğit kim olmalıdır?


Bu soruya verilecek cevap, bu satırların yazarına göre çok basittir; O gün Hoca Sadeddin Efendi’nin fert olarak yaptığı yiğitliği bugün kurumsal manada yapacak kurumların kurulmasıdır.


O kadar uzun süre, muazzam geniş bir coğrafyada hüküm sürmüş Osmanlı Devleti ile ilgili bugün Türkiye sınırları içinde kaç adet Kanuni Sultan Süleyman Devri Araştırmaları Merkezi vardır? Böylesine özel bir merkezi bırakın, maalesef doğru düzgün Osmanlı Araştırmaları Merkezi sayısı bile fazla değildir.


Hâlbuki Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmed ve Sultan II. Abdülhamid gibi sıra dışı her padişah için pek çok üniversitede araştırma merkezleri açılmalı ve bu dönemlerle ilgili son derece detaylı araştırmalar yapılması şarttır. Hatta bu tür araştırma merkezlerinin sayısı tarih boyunca kurulan Türk devletleri kadar çok olmalı ve daha da ileri gidilerek, bu devletlerde önemli görevlerde bulunmuş Sokullu Mehmet Paşa, Köprülüler, Nizamülmülk vs. devlet adamları ile ibn Sina, Farabi, Takiyüddin, Ali Kuşçu, Katip Çelebi, Evliya Çelebi gibi devasa ilim adamları hakkında ayrı ayrı araştırma merkezleri kurulmalıdır.

Bugün sadece Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde yüz elli milyon belgenin varlığından bahsediliyor. Bu belgelerin daha tasnifleri bile profesyonel bir şekilde yapıl(a)mamış ve belgeler üzerine araştırmalar, yayınlar ortaya konmamıştır. Böyle merkezlerin kurulmasıyla bütün arşivlerde çok detaylı araştırmalar yapılmalı, ayrıca yurt içinde ve dışında kütüphanelerde bulunan yüz binlerce el yazması eser, hakikatlerin ayan beyan ortaya çıkması için incelenmelidir. Osmanlı Tarihi ile ilgili belgeler ve kitaplar, sadece Türkiye sınırları içinde değil, Osmanlının hüküm sürdüğü veya çeşitli vesilelerle ilişki içerisinde olduğu dünyanın pek çok ülkesinde bulunmaktadır.


Sadece Venedik Arşivi bile bu konuda çok mühim bir yer tutar. Gerek Osmanlı gerekse diğer Türk devletlerinin tarihlerinin incelenmeleri konusunda kurulacak kurum ve merkezlerle ilgili Türk Tarih Kurumu iyi bir organize ile bu işi profesyonelce yürütebilir. Kurumun bu işi yapabilecek her türlü imkânı bulunmaktadır. Tabi bu araştırmaların doğru yürütülebilmesi için Osmanlıca başta olmak üzere Arapça, Farsça ve hatta Batıdaki sayısız eser üzerinde ana kaynaklardan çalışabilmek için Latince ve Eski Yunanca bilen elemanlara ihtiyaç olacağı da unutulmamalıdır.

Eğer bugüne kadar Kanuni Sultan Süleyman Devri Araştırmaları Merkezi adı altında bir kurum olsaydı, bugünkü tartışmaların karşısına çıkıp Kanuni adına açıklama yapıp, cevap hakkını bi-hakkın kullanmış olacak ve en azından pek çok kişi, böyle akademik bir kurumun yaptığı açıklamalar sayesinde doğru bir Osmanlı, Kanuni ve Hürrem bilgisine sahip olacaktı.


Osmanlı için ilmi hakikatlere dayanan doğru bilgilerin yer alacağı detaylı araştırmaları yapabilmek için, tabi öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı geçmişini tamamıyla kabul etmesi ve koparılıp atılmış olan bağları tekrar sağlam bir şekilde yerine koyması gerekir.


www.timeturk.com – 05.02.2011