8 Ocak 2011 Cumartesi

MUHTEŞEM KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN VAKFI’NDAN ‘MUHTEŞEM YÜZYIL’ DİZİSİNE TEPKİ


“MUHTEŞEM YÜZYIL” dizisine Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Vakfı’ndan tepki geldi.


Son günlerde bir televizyon kanalında yayına giren ve ilk bölümü yayınlanan Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatını konu alan “MUHTEŞEM YÜZYIL” adlı televizyon dizisine bir tepki de Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Vakfı’ndan geldi.


Vakıf'tan yapılan 07.01.2011 tarihli yazılı basın açıklaması aşağıda verilmiştir.




07.01.2011 Tarihli BASIN BİLDİRİSİ
Son günlerde bir televizyon kanalında yayıma giren ilk bölümü yayımlanan, Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatını anlatan “Muhteşem Yüzyıl” adlı Televizyon dizisi hakkında basında çeşitli yorumlar yapılmıştır.


Hemen şunu peşinen belirtmemiz gerekir ki Kanuni Dünya liderleri arasında en çok gündeme getirilen ve hakkında pek çok eser yazılan liderlerden biridir. Bu onun Muhteşemliğinin bir sonucudur.


Dizininin ilk bölümünden anlaşıldığı gibi dizide Kanuni’nin Hürrem Sultan’la olan ilişkisi ön planda olacaktır. Tıpkı Turan Oflazoğlu’nun Sahneye koyduğu “Muhteşem Süleyman” adlı eserde olduğu gibi.. Daha evvel birkaç kez seyrettiğimiz bu eserden her seyrettiğimizde ayrı bir zevk aldığımızı belirtmek isteriz.


Yeni yayıma giren “Muhteşem Yüzyıl” adlı eserin ilk bölümünde Özellikle devlet erkânının gelecekte evlilik yapacakları kadınların yetiştirildiği bir okul olan Haremi, padişahın istediği kadını seçip beraber olduğu kadınların kaldıkları yer gibi göstermek doğru değildir.


Bilindiği gibi Kanuni’nin ilk eşi ve Mustafa’nın annesi Gülbahar Hatun’dur. Colin Falconer’in yazdığı “Bir Hürrem Hikâyesi” adlı eserde Kanuni’nin eşini çok sevdiğini, 9 yıl çok mutlu bir evliliği olduğunu, onu bir başkasına değişmek istemediğini anlatıyor, Kanuni’nin annesinin “Bir tek çocuğun Osmanlı’ya yetmeyeceğini Mustafa’nın başına bir şey gelirse imparatorluğun sahipsiz kalacağını” söyleyerek, Kanuni’yi ikna etmeye çalıştığını ve bu şekilde Hürrem Sultan’ın devreye girmesine neden olduğunu belirtiyordu.


Yabancı bir yazar romanına bu şekilde başlarken dizide, Kanuni’nin eşinin Manisa’dan zavallı bir şekilde getirilişi, saraya gelince Kanuni’nin kendi âleminde oluşu ve kendisi ile ilgilenmemesi şeklinde verilişi yanlış anlaşılmalara yol açmıştır.


Dizinin birinci bölümünde Kanuni’nin halka zulmettiği iddiası ile ölüm cezasına çarptırdığı paşanın kılıçla idamı, seyredenlerin tüylerinin diken, diken olmasına neden olmuş ve çocukları korkutmuştur. Bunun yanında devşirme çocukların ailesinden zorla alınma sahneleri, batılıların barbar nitelemelerini çağrıştırmıştır.


Şairliğinden dolayı Muhibbi, kanun yapıcısı ve uygulayıcılığından dolayı Kanuni, 13 büyük sefere katıldığı için Gazi ve batılılarca muhteşem diye anılan Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman’ı anlatacak olan bu dizinin tarihimizle yeni yeni barıştığımız bu günlerde hayali ayrıntılara girerek yanlış anlaşılmalara yol açmayacağı umudunu taşımaktayız.


Elbette ki insanların zaafları olabilir. Bugün bile kadının ikinci sınıf sayıldığı, ırkçılığın her türünün geçerli olduğu dünyamızda, Orta Çağ’da saray kadınlarının çok iyi eğitim almasının gerekli olduğu bilincine varan, haremi bir okul haline getiren bir cariyeyi valide sultanlık makamına getiren bazılarınca beğenilmeyen bu sistem 700 yıla yakın bütün dünyayı idare edebiliyorsa o zaman bu devreyi değerlendirirken oturup bir kez daha düşünmemiz gerekir.


Bu yapımın bir dizi film olduğu unutulmamalıdır. Ancak haremle ilgili sahnelerin bir kısmının kurgusal düşüncelere dayanması haremin gerçeğini yansıtmamakta ve yanlış intibalara yol açmaktadır. Bizler, Trabzonlu hemşerimiz olan Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman’ı anlatan bu dizinin bundan sonraki bölümlerinin Muhteşem Kanuni’yi Kanuni yapan özelliklerini ortaya koyacak şekilde hazırlanacağını umut etmekteyiz. 07.01.2011-TRABZON


Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman
Vakfı Yönetim Kurulu Adına

Prof. Dr. Ali BAKİ
Genel Başkan

FİLM YOLUYLA KÜÇÜMSEMEYİ ŞİMDİ DE KANÛNÎ’YE GETİRDİLER / Araştırmacı Yazar MUSTAFA YAZICI


2010 yılında Atatürk'ü tanıtıyoruz diyerek, kargaları kovan küçük Mustafa edebiyatı ve Atatürk'le hiç bağdaşmaz bir serüven izlettiler, ekranlarda kamuoyuna.. Çok eleştiriler geldi, amma hep ofsayt goller gibi hiçbir işe yaramadı. Hiç kimseye bir puan kazandırmadı. Zira, toplumu Atatürk dönemine aykırı olarak, fitne ve fesada vermekten ceza alan olmadı.. Tarih ve hukuk mercileri de etkisiz ve tepkisiz kaldı.


"Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Han"a karşı karalama gayreti var


Şimdi ise 2011 yılında, Cihan Hükümdarı olan ve Türkiye Topraklarını 25 milyon km.2'si tapulu; 3 milyon km.2'si tapusuz 28 milyon km.2'ye çıkartan ve de Dünyanın üç kıtasında halâ yaşayan, binlerce medeniyet eseri bırakan; Kanunlarıyla, adaletiyle, otoritesiyle meşhur; Yabancıların dahi "Muhteşem Süleyman" dediği Kanûnî’yi film yoluyla -af buyurunuz- seks düşkünü ve cellât gibi göstererek, gözden düşürmeye çalışanlar var.


Efendim, art niyet yokmuş..!


Yokmuş da Kanûnî böyle mi tanıtılır? Kanûnî, dediğin kurguyla, kuruntuyla değil, tarihî belgelerle ve bilgiyle tanıtılır.. Film yoluyla yapılan bu küçümsemeyi hiçbir ecnebi(gavur) yapmadı.. Hiçbir yabancı yaza, filmci, belgeselci veya tarihçi yapmadı. Üstelik Ortaçağ vahşet içinde iken Kanûnî bu dönemin ardından ve Fâtih’in yeniçağı açmasıyla kanunlarla yönettiği ve bu kanunları sorumluluk olarak, ölünce mezarına koydurtmayı vasiyet ettiği için “Washington Büyük Adamlar Sanat Galerisi”nde büst olarak birinci sırada, İspanya Parlamentosunda da pano olarak duvarda asılmaktadır. Bunları Türkiye'den gidip gören insan çok.. Türkiye'deki bu basitlik ve ciddiyetsizlik nedir?


Bu diziler, Müslüman Türk Tarihini kötülemekten başka ne işe yarıyor?


Kanûnî Fâtih’in torunu olan Yavuz'un oğludur. Aslında bu padişahın şahsında bu üç padişah ve de bütün muhteşem Müslüman Türk Tarihi kötülenmektedir. Türkiye; yine Hürrem Sultanın oğlu 2.Selimi tahta çıkartmak için Kanûnî'nin diğer eşi olan Mahi Devran (Gülbahar Haseki Sultan)’dan olma Şehzade Mustafa'yı öldürtme entrikalarına çekilmek istenmektedir. Hâlbuki Kanûnî'nin Fülâne Hatun, Gülfem Hatun, Mahi Devran(Gülbahar Haseki ) Sultan ve Hürrem Haseki Sultan adlı dört eşi vardı. Bunlardan on üç çocuğu doğdu. Altı tanesi Hürrem Sultan’dan idi. Hürrem Sultan, 1506 İstanbul doğumludur. 1558'de yine İstanbul’da ölmüştür. 52 senelik hayatında Kanûni’yle 38 yıl evliliği vardır. Kanûnî 1566'da, Mahi Devran Sultan ise 1581'de Bursa'da vefat etmiştir. Yine son eş olarak tarihe bu geçmiştir. Hürrem Sultan ise, Oğlu 2.Selimin tahta çıkışını görmemiştir. Ne var ki, İstanbul’da Kanûnî’nin yanında metfundur.


Bu küçümseme neyin nesidir?

Tarihî olaylar böyledir de bu küçümseme neyin nesidir? Hürrem Sultan’a ilgi nedendir? Orası söylenmiyor. Biz söyleyelim: Hürrem Sultan’ın asıl adı, Alexandra Lisowska'dır. Avrupalılar "Roxelane" derler. Vaktiyle Polonya Krallığı’na bağlı Ukraynalı Ortodoks bir rahibin kızıdır. Asıl entrikayı o saraya alındıktan sonra O'nun arkasındakiler çevirmiştir.


Kanûni’ye film yoluyla neden saldırılıyor?


İşte o entrikaya şimdi de bu filmle devam edilmektedir. Asıl verilen ders budur. Fakat alınan ders bu değildir.. Mes'ele; bunu algılayıp algılamamaktır.. Bu film; yapıcı değil, yıkıcıdır. Demokrasiye de aykırıdır. Çünkü: 2010 yılı içinde İtalya ve Fransa Devlet Başkanları tam yirmi eşle bir arada yaşadığı haberleri verilirken kimse onları film yapmadı. Veya Fransızların GİYOTİN'le baş kesmeleri hiç anlatılmadı da Kanûni’ye film yoluyla bu saldırı nedir? Elbette en küçük saldırıya karşı tepki hakkımız bakidir.


Bu Yanlışa Herkes Dur demeli..


Bu nedenle, filmi Cumhurbaşkanlığı da, Başbakanlık da, RTÜK de, SHOW TV de yayından kaldırmalıdır. Sayın Bülent ARINÇ’ın izlenimden kaldırılmasını istemesi haklıdır. Çünkü: Bu film projeli değildir. Kanûnî’nin medeniyet kurduğu, 46 sene padişahlık yaptığı ülkelerde gezilip çekilmemiştir. Üstelik Kültür Bakanlığı, proje getirene destek verdiğini açıkladı.


Gerçekten Kanuni’yi anlatacak dizi, en az on yıl sürer..


Kanûnî; dünyada öyle bir yönetim ve eser bıraktı ki, belgeselciler kameralarını alıp oralara gitseler çekimi tam on sene sürer. Bunu göze alamayanlar işte padişahı böyle ailevî mahrem hayatını suflî (nefsî) niyetlerine göre; kurgulayarak anlatıyorlar.. İslâm Dinine ve Hanefi Fıkhına ve de Mevlevî ve Ahî meşreplerine bağlı olan Kanûnî’yi baş kesen görüntüleriyle anlatarak, bugünkü Demokratik gidişte iktidarın Padişahlık gibi yetkileri elinde topladığı anlatılmak isteniyor. Hâlbuki: Kur'ân ve Sünnete bağlı olan, Dünyaca meşhur Muhibbî Divanında ki, şiirlerinde;


"Aşk denizinin kıyısı yok.
  Kimse derinliğine ulaşamaz.
  Ey gönül gel, imtihan için
  Bu denize bir de sen dal.."


Diyen bir tasavvuf ehli hükümdar böyle cellâd gibi ve af buyurunuz seks düşkünü olarak yeni nesillere tanıtılır mı?


İmaj kötü.. Şuuraltında Pornoculuk var..


Fransa'da dansı yasaklayan bir adam böyle sekse cevaz verir mi? Fakat, Haşa, Homoseksüelliğin edebiyatı ve özgürlüğünün propagandası yapıldığı bir ortamda bu da oldu işte.. Yani olmadı. "Muhteşem Yüzyıl" edebiyatıyla Kanûnî'nin muhteşemliği hedef alındı. İsim yanlış.. İmaj kötü.. Şuuraltında Pornoculuk var, Harem; aile yuvası okulu olmaktan çıkartıldı. Güya "Tarihin Arka Odası" tarihçi danışmanları buraya danışmanlık yaptı. Bu dizide Danışmanlıktan eser var mı? Kostümler ve tipler hiç Osmanlı muhteşemliğini vermedi. Hiç mehter muhteşemliği var mı?


Kanûnî Trabzon’da yetişti


İşin bir de Trabzonluluk tarafı var. Kanûnî 'nin babası Yavuz Trabzon’da 23 sene valilik yaptı. Oğlu Kanûnî Trabzon’da yetişti. Sonra babası da, kendisi de birbiri ardınca Padişah oldular. Dünyada hiçbir yabancı tarihçi yazdığı eserlerde -art niyetli birkaç husus hariç- Yavuz ve Kanûnî’yi, hatta dedeleri Fâtih’i böyle küçümsemediler.. Çünkü: TARİH BİLE TARİHİMİZE HAYRANDIR. YANİ, BİZİM TARİHİMİZ OLMADAN DÜNYA TARİHİ OLAMIYOR..


"Düzmece" film yapıldı


Bu dizi'ciler ise halk tabiriyle "düzmece" film yaptılar. Bugün Kanûnî sağ olsaydı, acaba ne derdi? Bu nedenle Trabzonlular olarak, bu filmi reddediyor, yapanları kınıyor, ilgili ve yetkilileri -gereğini yapmak üzere- göreve çağırıyoruz.


Çünkü: bu durum, Trabzon Tarihine ve Trabzonlulara da hakarettir. Bu gerçekten hareketle Trabzon Anadolu Gençlik Dergisi Şubesi elemanlarını, Medya Trabzon'un ve Merkezi Trabzon’da bulunan vaktiyle Trabzon Valiliği yapan bugünkü Ankara Valisi Alaaddin Yüksel tarafından kurulan, bugün Vakıf Başkanı Prof. Dr. Ali BÂKİ tarafından yönetilen Muhteşem Kanûnî Sultan Süleyman Vakfı yönetiminin, Trabzon basınının hassasiyetini, açıklamalarını ve de kınamalarını çok yerinde bulduk. Hepsine, tebrik ve takdir ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.


Böyle basit şeyler tarih ve sanat diye topluma sunulmaz


Umarız, bu gafletten vazgeçilerek, gerçekten Kanûnî’yi dünyadaki muhteşemliği ile tanıtan filmlere bilimsel imzalar atılır. Böyle basit şeyler tarih ve sanat diye topluma sunulmaz. Sunulursa bunu sunanların ve ona ses çıkarmayanların kendi medeniyetsizliği olur. Kanûnî’yi bağlamaz. Ruhuna binlerce Fâtihalar olsun ve ruhu şâd olsun.. Bu filmden asıl davacı(Müdde-i) Tarih ve Vatandır.


"Her şerde bir hayır vardır"


"Her şerde bir hayır vardır" ilkesi gereği bu filmin de bir faydası var, amma hiç kimseyi vebâlden ve sorumluluktan kurtarmaz. O da şudur: Eğer izletilmeseydi Osmanlı’yı gerçek ilmî ve medenî kimliğiyle öğrenmek ihtiyaç ve arayışı nasıl belli olacaktı? Nasıl başlayacaktı? Bu işin uzmanı, tarihçi Prof. Dr. İlber ORTAYLI Hoca, Haber Türk'te Fâtih Altaylı'nın “Teke Tek” Programında Tarihin Arka Odasından Murat Bardakçı ile birlikte; Osmanlı Harem'inin bugünkü Avrupa kadınlarının bile halâ ulaşamadığı bir aile Meclisi, Sarayın Kadın Eğitim Merkezi olduğunu ilmen açıklayacak mıydı? Fakat nedense bu filmin gösterime girdiğinin ve de gazete ve televizyonlarda kınanmasının ertesi günü İlber Ortaylı Hoca Teke Tek'te kamuoyuna açıklamalarda bulunurken bir başka Televizyonda; (af buyurunuz) eşekleri dağa çıkartıp tecavüz eden erginlik dönemindeki terbiyesiz çocukların haberlerini-zavallı eşeği göstere göstere- veriyordu. İşin garibi RTÜK'ten de hala bir ses yok.


Bu dizi film; tarihe ve ilmi gerçeklere aykırı bir yapım


Bu nedenle diyoruz ki: elbette çocukları -kısmen de olsa- İslâm'dan, Müslüman Türk Terbiyesinden uzaklaştırılmış bu hale getirilen bir Ülke'de(Türkiye'de ), Cihan Hükümdarı, örnek bir insan olan Muhteşem Kanûnî Sultan Süleyman Han, film yoluyla böylesine tarih ve ilim dışı olarak gerçekmiş gibi anlatılır. Hüneri olan ilmen belgeselini yapabilse ya.. Beleşçilik kolay... Tarihsizler; tarihî sanat filmi yapıp, toplumu Kanûnî gibi yükseltebilirler mi? Kanûnî; canlı belgeselini yaptı, bunlar filmini çeviremiyorlar... Vay(VEYL), vay gidi hâlimize..!


HOŞSADÂ

MUSTAFA YAZICI
Araştırmacı Yazar

TRABZON VALİSİ DR. KIZILCIK, “KÜLTÜRÜMÜZÜ DEVAM ETTİRMELİYİZ”


Anadolu Sigorta’nın “BİR USTA, BİN USTA” sosyal sorumluluk projesi kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın teknik danışmanlığıyla düzenlediği TRABZON KAZAZİYESİ eğitim çalışmalarının belge töreni ve sergi açılışı Trabzon Sanat Evi’nde gerçekleştirildi.



Açılışını Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ın yaptığı sergiye Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Mahmut Evkuran, Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Turan, kursiyerler ve çok sayıda sanatsever katıldı. Açılışın ardından Vali Kızılcık ve beraberindeki heyet sergiyi gezdi.



Vali Kızılcık, unutulmaya yüz tutmuş sanatların yaşatılmasının önemine işaret ederek, yaptığı konuşmada;


“Gerçekten eğitimin yaşı yoktur. Bunu az önce gösterime sunulan eserlerle birlikte bir kez daha gördük. Bu güzelliklerinin ortaya çıkmasına vesile olduğu için başta Kültür ve Turizm Bakanlığımıza, Anadolu Sigorta’ya, Sanat Evimize, ilgili Derneklerimize ve kursiyerlerimize teşekkür etmek istiyorum.


Kazaziye; Türkiye’de şu anda sadece Trabzon’umuzda yapılmakta. Bu çalışma unutulmaya yüz tutmuş sanatımızı insanlığın hizmetine sunmak ve kültürümüz devam ettirmek için fevkalade önemli. Bu sanatla birlikte binlerce kişi ekonomik gelir elde edecekler.


Bu kurs, bizlere göstermiştir ki; insanımıza fırsat verildiğinde o fırsatı en iyi şekilde değerlendirmektedir. Kazaziye sanatının ekonomik bir değer haline getirilmesi mümkündür.


Bu konuda KALKINMA AJANSI’mızın turizm alanında yaptığı duyurudan proje geliştirerek, faydalanabilirsiniz” ifadelerine yer verdi.



Kursa katılan 20 bayan kursiyerin belgelerini Vali Kızılcık verdi. (V.B.)

DENİZ VE AKARSULARDAN FAYDALANAMIYORUZ..!


Ülkemiz ve AB tarafından ortaklaşa finanse edilen Genç İstihdamının Desteklenmesi Hibe Programı çerçevesinde Trabzon Ticaret Borsası (TTB) tarafından 40 gence yönelik bir yıl süreyle uygulanacak projenin açılış toplantısı Zorlu Grand Otel’de gerçekleştirildi.



“Önce Gençlerin, Sonra Balıkların Kültürü Artsın” kapsamında düzenlenen toplantıya Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Turan, TTSO Yönetim Kurulu Başkanı M. Suat Hacisalihoğlu, TTB Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Güngör, TTB Meclis Başkanı Mehmet Cirav, üniversite öğretim üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.


Vali Kızılcık, projenin gençlerinin okullarında aldığı bilgileri pratiğe dökmeleri açısından çok önemli olduğunu dile getirerek,


“Denize kıyısı olan bir il olmamız ve aynı zamanda genç ve dinamik bir nüfusa sahip olmamız nedeniyle bu projenin son derece önemli oluğunu düşünüyorum. Projenin düşünülmesi, hazırlanması ve uygulanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Karadeniz gibi büyük bir denize sahip olmamıza rağmen kendisinden istenildiği gibi istifade ettiğimiz söylenemez. Deniz bize, biz denize bakarak, yaşamımızı refah içinde sürdürmemiz mümkün değil. Bu anlayıştan hareketle hem gençlerimizden üretim ve istidam anlamında istifade edebilmeleri için bu proje kurgulamış.


Balık yetiştiriciliği ve balıkların işletmeciliği hakkında tecrübe kazanacak gençlerimize bu proje ile iş imkânı bulma fırsatı sağlanacak. Hem deniz hem de tatlı sulardaki önceden sahip olduğumuz balık çeşitliliğini tüketmiş durumdayız. Bunun ana sebebi bilinçsiz avlanma, çevrenin bilinçsizce kirletilmesi ve sahip olduğumuz değerleri kaybetmeden anlayamadığımızdır” dedi.



TTB Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Güngör Köleoğlu, 3 tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde deniz ve iç sulardan yeteri ölçüde yararlanılamadığına dikkat çekerek, AB’nin özellikle Doğu Karadeniz’deki balıkçılık projelerine sağladığı desteklerden yararlanarak, hem balık üretiminin, hem de bu üretimle birlikte istihdamın arttırılmasına katkıda bulunmayı hedeflediklerini söyledi.


Proje kapsamında, yüksek öğretimde balıkçılık sektörüne yönelik bölümlerden mezun olanlar ile son sınıfta bulunan toplam 40 gencin teorik ve uygulamalı eğitimlerle nitelikli hale getirilmesi hedefleniyor. TTB’nin, KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi ve Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü ile ortaklık yaparak, uygulamaya koyduğu projeye Yomra Su Ürünleri Kooperatifi ile Trabzon İç Su Ürünleri Yetiştiricileri Birliği’nin de destek verdiği dile getirildi. (V.B.)

6 Ocak 2011 Perşembe

ETHEM TOPAL (ETHEM AGA), DUALARLA UĞURLANDI




Düzköy İlçesi Aykut Beldesinde, Dün Hakk’ın Rahmetine Kavuşan Ethem Topal (Ethem Aga - Piştof Ethem) Bugün Gözyaşları ve Dualarla Hakk’a Uğurlandı.



Akçaabat Doğanköy Beldesi Halkından Mustafa Oğlu Hakkı Sebetçi’nin Kayın biraderi, Aykut’lu Kemençesi Osman Topal’ın babası Trabzon Düzköy İlçesi Aykut Beldesi sakinlerinden (Kart) Osman Oğlu Ethem Topal(67), bugün (06.01.2011 Perşembe Günü) Aykut Beldesi Merkez Camiinde; Öğle namazının edasından sonra Camii Avlusunda kılınan cenaze namazından sonra evlerinin yakınındaki aile mezarlığında gözyaşları ve dualarla toprağa verildi.


Merhum Ethem Topal’ın cenaze namazı evlerinin yakındaki mezarlık yanında kılınacaktı. Ancak yapılan son bir değişiklik ile cenaze namazı Aykut Merkez Camii Avlusuna kaldırıldı ve Cenaze namazı çok kalabalık bir cemaatin iştiraki ile burada kılındı.


Cenazeye Trabzon Sosyal Hizmetler İl Müdürü Selim Çelenk, Doğanköy Belediye başkanı Kazım Atmaca, Aykut Belediye Başkanı Muhammet Topal, Acısu Köyü Muhtarı Tahsin Çelik, Trabzon Karikatür ve Mizahçılar Derneği Başkanı Harun Yavruoğlu ve Trabzon İl Müftülüğü emekli Şefi İsmail Ata, Top-Kar Matbaası sahiplerinden Muhammet ve Rıfat Topal kardeşler ve daha birçok iş adamı, kamu görevlisi ve siyasetçi katıldı.


Merhum Ethem Topal, nefes darlığı nedeniyle kalbinin sıkışması üzerine kaldırıldığı Trabzon Ahi Evran Göğüs Kalp Damar Cerrahi Hastanesi Göğüs Bölümü Acil Kısmında dün saat 15.00 civarında hayata veda etmişti.


Çevresinde sevilen bir kişi olan Ethem Topal’ın ani vefatı büyük üzüntüye sevk etti. O sevecen, güler yüzlü ve insanlara candan davranan bir kişiydi. O, her cenazeye katılmaya özen gösteren, insanların acılarını, dertlerini paylaşmayı severdi. Bu nedenle bazı sevenleri kendisine AGA diye hitap ederdi. Ayrıca silahlara karşı ilgisi nedeniyle bazı dostları kendisine PİŞTOF ETHEM diye takılırlardı.



Merhum Ethem Aga (Topal), uzun yıllar Almanya’nın Münih kentine bağlı bir yerleşimdeki kereste fabrikasında makine operatörü olarak çalışmış ve buradan emekli olmuştu. Merhum Ethem Topal, biri kız, ikisi erkek olmak üzere 3 çocuk babasıydı.


Henüz Genç sayılabilecek Bir Yaşta Ani Olarak Hayatını kaybederek, Aramızdan Ayrılan Ethem Aga’mıza Allah’tan Rahmet, Acılı Ailesine, Eş, Dost, Hısım, Akraba ve Sevenlerine Sabırlar Dileriz.




İrtibat Tel:
Osman Topal (Kemençeci Osman): 0538 970 5357
Hakkı Sebetçi (Ailenin Damadı): 0536 633 6910




HABER ve FOTOĞRAFLAR: Muhammet YAVRUOĞLU

CENAZEDEN FOTOĞRAFLAR


































TÜM FOTOĞRAFLAR: MUHAMMET YAVRUOĞLU